Seda Öğretir’in Altın Kitaplar Yayınevi arasından çıkan Gizemli Duvar adlı kitabını okuyup bitirdikten sonra ülkemizde çocuk edebiyatının dünü ve bugünü hakkında yeniden düşünmek istedim. T. Fikret’in Kırık Saz’ından tutun ilkgençlik çağlarımızın Kemalettin Tuğcu’suna, N. Hikmet’in Yeşil Elması’ından Cahit Uçuk’una kadar geniş mi geniş denizinde kavlimce kulaçlar attım. Aziz Nesin, Gülten Dayıoğlu filan derken deniz sandığımın aslında uçsuz bucaksız bir okyanus olduğunun farkına vardım. Asıl işi haber sunuculuğu olan Seda Öğretir bu okyanusta -evet!- belki bir damla ama bir damla olarak başladığı bu yolculuğun yakın geleceğinde okyanusu besleyen büyük bir ırmak olacağı belli. Bu iddiamı temellendirmem gerekiyorsa şunu söyleyebilirim: Her kitabında bir öncekini silip aşıyor. Bu, önemli bir özellik. Yerinde sayan, kendini tekrarlayan bir yazar değil, demek istiyorum.
Gizemli Duvar’da Seda Öğretir küçük görüntü ve olaylardan yola çıkarak çocuk okurlarının merakını kamçılayan bir metni akıcı bir üslup ve dengeli bir kurguyla anlatmış. Alya, yaşadıkları sitenin duvarına tüneyip hiçbir şeyle ilgilenmezmiş gibi görünerek alt kattaki ressam kadının çalışmalarını izlemektedir. Fakat ne yaparsa yapsın, tuvali göremediği için meraktan adeta kıvranmaktadır. İlerleyen bölümlerin birinde ressamla ve tabii sevimli köpeğiyle tanışır. Alya ile ressamın ilerleyen dostlukları ikisiyle birlikte Alya’nın en yakın arkadaşını da evlerinin yakınlarındaki ormanda maceralı bir gezintiye sürükler. O macera içinde kendilerine ve doğaya özgü birçok şeyi keşfeden iki arkadaşı kayboldukları ormandan Gofret, yani ressamın köpeği kurtarır. Alya, ressamın sırrına en sonunda kavuşur: Ressam Mihri Hanım, Alya’ya hissettirmeden onun duvar üstündeki görüntüsünü tuvaline aktarmıştır.
Çocuk kitaplarında kitap kapağından tutalım kullanılan harf karakterine, kâğıt yapısına, sayfa düzenine, resim veya fotoğrafların yerleştirilişine; bunların hepsi tek tek önemlidir. Yanı sıra, belki de benim çok önemsediğimden olacak, cümle yapısıdır. Başka bir deyişle, cümlelerdeki sözdizimidir. Bu açıdan bakınca doğrusu ben Seda Öğretir’in sağlam cümlelerle sürükleyici bir anlatımı yakalamasını yürekten alkışlıyorum. Çocuk okurları bilimsel meraka yakın tutmak amacıyla parmak sallamamasını, orman içinde yaşanan macerada abartıya kaçmamasını önemsiyorum. Her şey capcanlı, kıpır kıpır, renkli bir film şeridi akıp giderken alttan alta verilen dostluk ve dayanışma duygusunun altını çizmek istiyorum.
Haklısınız: Hiç bu kadar çok çocuk edebiyatı yazarımız olmamıştı. Şimdi -abartmış olur muyum bilmem- yüzlerce var. Tabii ki bunlardan bazıları zaman içinde elenip gidecek. Nitelikli olan kalacak ve yeni kuşaklara kavuşacak. Bence Seda Öğretir’in Gizemli Duvar’dan sonra yazacaklarını iyi izlemek gerekecek. Umuyorum, S. Öğretir, yakaladığı bu düzeyi daha yukarılara taşıyacaktır. Çünkü görünen, o!