İMGELEM
“Hadi bakalım Semanur, bir mont seç kendine, bir de ayağına göre bir bot,” dedi öğretmeni sevgi…
Uçsuz bucaksız çölün semasında kimi budaksız ağaç şemasındaydı, kimi insan simasını almıştı, kimi ev şemasındaydı bulutlar.…
Sabahın en taze, en temiz vakitlerine düşmüş çiğ taneleri gibiydi parkın kırmızı gülleri, açılıp serpildiklerine tanıklık…
Güneş, yerini akşama terk ederken ardında koyu bir karanlık bırakıyordu. Karanlık günün üzerine çökerken sessizce, kaba…
Sana ne kadar çabuk alıştım. Hiç beklemediğim, hiç düşünmediğim, hiç bilmediğim bir şeydi bu. Gözlerinin rengi,…
O sabah tüm televizyon kanalları, radyo istasyonları ve sanaldaki tüm iletişim araçları aynı haberi geçti: “Çağın…
İşi insanla uğraşmaktı. İnsanla uğraşmak zordu ama seviyordu işini. Yoğunluk, bedensel ve ruhsal yorgunluklara davetiye çıkarırdı…
Hiçbir şey demedi. Bakışlarımı yüzünün bütün çizgilerinde ama özellikle tepesinden iki yanına, oradan da omuzlarına doğru…
İnsanlar, teknoloji ve dünya gelişirken, bir yandan güzel şeylerin yok edilmesi ne kadar acı… Eskinin…