Üzerinden kaç yıl geçti, hatırlamıyorum, zaten belleğimi de böyle entipüften şeyler için zorlamak da istemiyorum. Neyse… Sıcak bir yaz günü telefonum çaldı. Arayan, Karabağlar Belediyesi’nden bir sekreter kızdı. Efendim, dedi, size mizah ödülü vereceğiz, o yüzden filan gün saat filanda burada bulunmanızı…
Biri benimle makara yapmak istiyor ama kim, diye düşündüm, bulamadım. imgelem’ın da yazarı kadim dostum Salim Çetin o sıralar Karabağlar Kültür-Sanat Müdürüydü ama onun böyle şakalar yapması mümkün değildi. Yapmazdı yani! Derken, Salim Çetin’i aradım, böyleyken böyle, dedim. Doğruladı. Evet, Karabağlar Belediyesi bana ve benimle birlikte birkaç kişiye daha mizah sanatına yaptığımız katkı için ödül verecekmiş. Salim Çetin’e, yahu yapmayın etmeyin, benim mizahtan kopup özellikle çocuk ve ilkgençlik edebiyatına geçişimin üstünden yıllar geçti, o dalda verseydiniz neyse ne ya, mizah… Valla hiç olmadı, dedim ama oldu.
Anılan günde orada oldum ve Karabağlar Belediyesi Başkanının elinden -ne olduğunu şimdi hatırlamıyorum- ödülümü aldım. Bugün de böyle düşünüyorum: Esas mizah buydu işte.
Gelin görün ki birkaç gün önce başka bir ödül duyurusuyla donup kaldım. İzmir Araştırmaları Derneği, falan ve filan isimlerin yanı sıra bana da ödül veriyor. Neden? Öyle istemişler. Eyvallah, sağ olsunlar da, ben ödül alacak bir şey yapmadım ki! Bu satırların okurları da bilirler ki benim birçok yayınevinde yayımlanmış kitaplarım var. Artı, imgelem’da çığlık atıp duruyorum, duyan varmış gibi!
Şimdi efendim, ödül almak herhalde güzel bir şey olmalı. İzmir’de mukim Ümit yaşar Işıkhan’a kaç kez “Yahu Ümit, sizin şu Uluslararası Aktivist Sanatçılar bana bir ödül versinler de sustursunlar artık!” diye takılıyorum. Gülüp geçiyor tabii, şaka olduğunu biliyor. Ama ben kimi ödüllerin kimilerini susturmak için verildiğini sanıyorum. Yani, “Hadi, al şu ödülü de sus artık!” der gibi. Hele hele 80’li yılların birinde Melih Cevdet Anday’a mansiyon ödülü verilmesini dün gibi hatırlarım. Çok ayıpsamıştım, çok!
Ben ödül aldım mı? Aldım, evet. Ama aldığım o ödüllerin dolaysız yararına hiçbir zaman tanık olmadım. Sözgelimi, BEN MUSTAFA KEMAL adlı kitabım 1998’de Cumhuriyetin 75. Yılı nedeniyle TC Kültür Bakanlığı Çocuk Romanı Başarı Ödülü’nü aldı ama bence gerçek ödülü çocuk okurlarından aldı. Yayıncısının tanıtım zaaflarına rağmen 37 basım yaptı. Bugün artık Türkiye’nin dört bir yanındaki okullarda adeta ders kitabı gibi okutuluyor. O kitabımdan dolayı çocuk ve genç okurlarımdan, hatta bazı öğretmen ve velilerden aldığım beğeni mektupları kocaman bir çantayı doldurur.
NOT: Aramızda kalsın, şu bizim imgelem’ın patronu bana ödülü ne zaman verecek, bileniniz var mı?