Nazım’ın, üstünde en çok konuşulan şiirlerinden birisidir Mavi Gözlü Dev Minnacık Kadın ve Hanımelleri. Şimdi şiiri anımsayalım:
“mavi gözlü devin minnacık kadını, minnacık kadının hanımelleri…
O mavi gözlü bir devdi. Minnacık bir kadın sevdi. Kadının hayali minnacık bir evdi
Bahçesinde ebrııliii Hanımeli
Açan bir ev.
Bir dev gibi seviyordu dev. Ve elleri öyle büyük işler için
Hazırlanmıştı ki devin. Yapamazdı yapısını,
Çalamazdı kapısını Bahçesinde ebruliiii Hanımeli
Açan evin.
O mavi gözlü bir devdi Minnacık bir kadın sevdi. Mini minnacıktı kadın. Rahata acıktı kadın
Yoruldu devin büyük yolunda. Ve elveda! Deyip mavi gözlü deve. Girdi zengin bir cücenin kolunda
Bahçesinde ebruliiii Hanımeli
… ”
Nazım Hikmet’in yaşamı, en iyi. ürünlerinden izlenebilir. Çünkü Nazım, yaşamındaki neredeyse tüm olayları ürünlerine, öncelikle şiirine yansıtmıştır. Kişisel ya da siyasal, etkilendiği, yaşadığı olaylar, insanlar, onun şiirlerinde yerini bulmuştur. Bu bakımdan Nazım’ın şiirlerinde, neyi, kime. neden söylediği önem kazanmaktadır. Sözü edilen şiire de bu bakış açısıyla yaklaşılmalıdır.
Yazının başlığından da anlaşılacağı gibi. en az Nazım kadar ünlü olan bu şiirin, “nesnesi kimdir?” sorusunun yanıtı araştırılacaktır.
Turgay Fişekçi, aralık 1997 baskılı, Nazım Hikmet adlı kitabında, kaynak göstermeksizin. Mavi Gözlü Dev Minnacık Kadın ve Hanımelleri’ adlı şiirin. Piraye Ayanoğlu’na” yazıldığını ileri sürmektedir.
Memed Fuat*, aynı şiir için, iddiasını (önceki yapıtlarında olduğu gibi) son yapıtı, 1998 basımlı. Gölgede Kalan Yıllar adlı kitabında yeniden gündeme getirmiştir.4
Nazım Hikmet’in arkadaşı Kemal Sülker de aynı iddiayı. Memed Fuat’ın daha önce yazdıklarını kaynak göstererek ileri sürmektedir.
Nazım bu şiiri kime yazdı?
Piraye Hanım’ın fiziksel özellikleri, çeşitli kaynaklarda benzer nitelemelerle şöyle aktarılıyor: Orta boylu, etine dolgun, beyaz tenli, gözleri yeşil ela renginde, pek de güzel olmayan, sağlam bünyeli genç bir kadındır. İki çocuk annesi, ağır başlı, vakur, güçlü karakterli, dayanaklı.
Piraye Hanım’ın, Nazım Hikmet’le tanışması. 1930’lara rastlamaktadır. Bu yıllarda, Nazım. Sovyetler Birliğindeki öğrenimini tamamlamış, ülkesine dönmüştür. Sınırdan pasaportsuz giriş yaptığı için, (ayrıca Türk Ceza Yasalarına göre. hakkında verilmiş gıyabi kararlar da vardır.) yaşanan bazı sorunların çözümlenmesinden sonra, baba evinde yaşamaya başlamıştır. Piraye Hanım, Hikmet Bey’lerin* komşusudur. Samiye Hanım’ın” (Yaltırım) yakın arkadaşıdır. Nazım ile Piraye arasındaki bu tanışıklık, bir süre sonra ‘aşk’a dönüşen, verimli, tutkulu bir beraberlik oluşturacaktır. Piraye Hanım’ın ailesinin, hatta kendisinin. Nazım’la olacak, olası bir evliliğe yönelik, çekinceleri olsa da. ilişkileri -on sekiz yıl- evlilikle sürmüştür. Nazım, en güzel aşk şiirlerini destan’lantu, yaşamının Piraye döneminde üretmiştir. Ondan güç almasa, böylesine yaratıcı olamayacağını söyleyen de Nazım’ın ta kendisidir. Buna karşın, bu şiir (Mavi Gözlü Dev). Piraye Hanım’a yazılmamıştır. Söz konusu şiirde sözü edilen kadın, durgun, uysal, etki altında kalan; yuva kurup, çocuk sahibi olarak düzenli bir yaşam istemekten başka amacı olmayan, duygusal iniş çıkışlardan uzak, kişiliğinde büyük hedefler taşımayan, ufak tefek bir kadındır.
Şiir yeniden, dikkatle okunacak olursa, Nazım’ın, yukarıda sıralanan sıfatları, biraz da aşağılayan bir biçimle eleştirdiği, vurgusunu olumsuz yanlara dikkat çekmede kullandığı görülecektir.
Nazım’ın ilk eşi Nüzhet Hanım, adı geçen şiirin nesnesidir. Nazım’ın gerek günlük yaşamında, gerekse sanat yaşamında realizme olan bağlılığı, yukarıdaki tümceyi kesin bir vargı haline getirmektedir. Çünkü Nazım Hikmet, tüm görüşünü realist, materyalist diyalektik düşünme sistemini yaşama geçirme temeli üzerine kurmuştur.
Nüzhet Hanım’ın hastalıklı bir bünyesi vardır. Naif, kırılgan yapılıdır. Sakin, dış etkilere açık. ufacık tefecik bir insandır. Nazım ise. hareketli, ateşli heyecanlı; bir an önce çok şey yapmak isteyen, yenilikçi, hevesli, gelenekselden yana olmayan, coşkulu, ideallerine gençliğinin tutkusuyla sahip çıkan bir adamdır. Bu yönleriyle, bu iki insan yaşam içinde örtüşmemektedirler.
“…Nüzhet Hanım, düşüncelerini 1924’te Türkiye’ye gelen Nazım Hikmet’e açıklar. O. bunlara karşı çıkarsa da. eşinin diretmesi sonunda ayrılmaya razı olur.
Nüzhet Hanım, bir süre sonra Servel Berkin adlı bir felsefe öğretmeniyle evlenir. Bir gün Beyoğlu’nda bir tiyatrodan çıkarken Nazım Hikmet’le karşılaşır ve başını çevirir. Nazım Hikmet buna pek üzülür. Duygu ve düşüncelerini “Mavi Gözlü Dev. Minnacık Kadın ve Hanımelleri” şiirinde dile getirir.
Yukarıdaki alıntıyı destekleyici olarak. Zekeriya Sertel de, Aydın Aydemir de, kitaplarında ‘Mavi Gözlü Dev’ şiirinin Nüzhet Hanım’a yazıldığını ileri sürmektedir.[1]’
Adı geçen bu şiir, nesnel olarak, özenle incelenirse, şiirin Piraye Hanım için yazıldığı savının mantıklı olmadığı görülecektir. Çünkü, şiirde çizilen kadın portresi, bedenen, ruhen zayıf, yaşamdan beklentileri oldukça klasik -hatta sıradan-, kişilik olarak rahat yaşamayı seçme eğilimli bir yapıya ilişkindir. Zaten, şiirde acımasızca eleştirilen de, böylesi bir ‘küçük burjuva’ tutumudur.
Oysa, Piraye Hanım, Nazım’la olan evliliği boyunca, en iyi anlarında da, en zor zamanlarında da, bir kez bile, anılan şiirde çizilen kadının çizgilerine yaklaşmamıştır.
Piraye, 1930’larda, günümüzde hala süregiden, boşanmış -ya da yaşayan- bir kadın olmanın getirdiği zorluklar, baskılar karşısında ayakta durabildiği gibi, evlenmeden önce, Nâzım’la yaşamayı göze alabilecek kadar -özellikle o dönem için cesurdur.
Sözgelimi, Nazım hapse düştüğünde, herkes gibi davranmayacak kadar, herkesten farklı çıkacaktır Eğer, o, ‘duygu insanı’ olmasaydı, bu ilişkinin en başında, çeşitli önlemler alabilirdi.
Bu yazının amacı Nüzhet Hanım’ı yermek, Piraye Hanım’ı övmek değildir. Burada, dikkat çekilmek istenen, şiirdeki kişiliği, Nazım’ın realist tutumuna aldırmaksızın, bazı insanların yanlış değerlendirmelerine karşı çıkmaktır.
Nüzhet Hanım’ın beklentileri, kişiliğiyle, yetiştirilme biçimiyle ilgili olabilir. Nüzhet Hanım’ın, kendi gücünü, yaşama karşı geliştirdiği tutumu, beklentileri oldukça net görebildiğini söylemek gerekir. Belki de Nâzım’ı. onun. kendiyle ilgili doğru saptamalarına borçluyuzdur.
Son Söz:
Nazım, ‘adına şiir yazmayacağına’ söz verdiği Anuşka ile. duygusal olarak bağlanmadığı Dr. Galina dışında, aşık olduğu her kadına, sımsıcak, tutkulu, insanın tenini tutuşturan şiirler yazmıştır. Bu kadınlar içinde, Piraye’nin yeri ayrıdır kuşkusuz. Nazım en çok onu sevmemiştir belki, ama en çok onun için yazdığı da reddedilemez bir gerçektir.
Piraye Hanım, satırlardan, dizelerden algılandığı kadarıyla, sevgisinden önce, onurunu gözeten bir insandır. Yoksa, kaç kadın Nazım’ın barışmak uğruna ‘yalvaran’ onca mektubuna, şiirine, anımsatılan onca anıya,… Nâzım’a…, karşı durabilirdi?
Rahatça izlenebileceği gibi, Nazım’ın sevdiği kadınlar, onun yaşam öyküsünde hep satır başı olmuştur. Nâzım’ın ayrılıkları; yaşamındaki, yapısındaki sıradışılıkla doğrudan ilgilidir.
Piraye’nin bu çok ünlü, çok güzel, çok anlamlı; Nazım’ın bu türde -aşk yergisi- yazdığı ilk. yazdığı ‘son’ şiiri olsa bile, ‘Mavi Gözlü Dev. Minnacık Kadın ve Hanımelleri’ni sahiplendirilmeye hiç ihtiyacı yoktur.
Bir dev gibi sevmiş olan mavi gözlü dev’e:
“Memleketimden İnsan Manzaraları’nı yazdırdığı için, Piraye Hanım’a,
Sarman Sarısı’ için, Bayan Vera’ya,
Mavi Gözlü Dev, Minnacık Kadın ve Hanımelleri’ için, Nüzhet Hanım’a,
‘Sen’ şiiri için. Münevver Hanım’a teşekkür etmemek kadir kıymet bilmezlik olmaz mı?
Serhan SÖZDİNLER
- Nazım Hikmet, Benerci Kendini Niçin Öldürdü?, s: 104
- a.g.y. s: 105
- Piraye Hanım’la olan yakınlığı ise aşka dönüşmüştü. Piraye’nin evinde sakin bir hayat sürdürme isteği. Nâzım’ın yaşama biçimiyle bağdaşmıyordu. Bu çekişmeler, şaire, ünlü “Mavi Gözlü Dev, Minnacık Kadın ve Hanımellcri” adlı şiiri yazdırdı. (Aralık. 1997) Turgay Fişekçi. Nâzım Hikmel. s: 32, Aralık 1997
- … Vedat’ın bu arkadaşı meğer Nâzım’a direndiği günlerde Piraye’yle evlenmek isteyenlerdenıııiş. Hani “Mavi Gözlü Dev” adlı şiirde “kıllı bir cüce”‘diye aşağılanlaıdan olsa gerek…” 1998 Memed Fuat. Gölgede Kalan Yıllar. 1998
“kıllı bir cüce” değil, “zengin bir cüce” olacak(?) - …Dedem ölmüş, hepimiz Çamlıca’da bir araya toplanmış. Adnan Bey yaşamımıza girmiş, anneme bahçesinde ebruli hanımelleri açan bir ev yapmıştık…” 1998 a.g.y., s:590
- …Nazım Hikmet’in üvey çocuğu.Piraye Altunoğlu’nun ilk evliliğinden olan ve Vedat Örfi Bengü’nün çocuğu Memed Fuat Nazım ile Piraye adlı kitapta (s:8)aynı şiirin Piraye Hanımefendi için yazıldığını ileri sürdü:
“Özlediği gösterişsiz ama rahat bir hayat, bahçesinde ebruli hanımelleri açan küçük bir evdi. ‘Mavi gözlü dev, minnacık kadın ve hanımelleri’ ile ‘Bir ayrılışın hikâyesi’ bu dönemdeki çekişmelerin ürünü şiirlerdir. ‘Mavi Gözlü Dev’in başına ters düşen son bölümü Nâzım ile Piraye evlenmeye karar verdikleri zaman yazılıp şiire sonradan eklenmiştir.” aktaran: Kemal Sülker. Nâzım Hikmet’in Gerçek Yaşamı. I. cilt. s: 184 - a.g.y.. s: 185
- Asım Bezirci, Nâzım Hikmet. Yaşamı. Eseri. Sanatı, s:21
- Nazım Hikmet, ülküsüne bütün varlığıyla bağlanmıştır. Öyle ki. devrimci eylemine köstek olacağı tasasıyla, sevgilisini bile bırakmak zorunda kalmıştır. İlk karısı Nüzhet Hanım’dan bunun için ayrılmıştır. “Mavi Gözlü Dev. Minnacık Kadın ve Hanımelleri”, simgeli bir anlatımla işte bu ayrılışı dile getirir, a.g.y.. s: 138
- “Tiflis’e birlikte gittiler. İşte orada bir çatışma oldu. Çünkü Nüzhet telkin alımda kalıp ne dese zavallıcık!” “-Bizim de herkes gibi bir yuvamız olsun Nâzım… demiş. Ve nasıl cici bici, bir ev istediğini anlatacak olmuş”
“İşte karısının bu masumane arzusu, kendi anlattığına göre. Nazım’ı çileden çıkarmış. Vay demek küçük burjuvalık. Vay. - “Kısa süren Nazım -Nüzhet evliliği böylece kapandı gitti. Yalnız, bu evlilikten. Türk edebiyatına şu şiir miras kaldı: Mavi Gözlü Dev, Minnacık Kadın ve Hanımelleri.”
Aydın Aydemir, Nazım, s: 126. aktaran: Kemal Sülker. Nazım Hikmet’in Gerçek Yaşamı, I. cilt, s: 184 (Aydın Aydemir’e Nazım Hikmet’in kardeşi Samiye Yallırım anlatıyor.)