- Ursula K. Le Guin’den ZİHİNDE BİR DALGA - 22 Şubat 2023
- “BORGES’İN EVİNDE” - 13 Şubat 2023
- AYKIRI BİR KALEM: JOSE SARAMAGO - 11 Kasım 2022
Liyakat, nitelik, kalite… Benzer nitelemeler şu sıra karşımıza sıklıkla çıkmaya başladı. Özellikle muhalefet partileri, iktidardaki koalisyon partilerinin işleri ehillerine değil de kayırdıklarına verdikleri iddiasını tekrarlayıp duruyorlar. Haksız da değiller. Onlar, kendilerine biat edenlerin ve iktidarda kalmalarını sağlayanların nitelikli insan olmalarıyla değil, seçimde verecekleri oy sayılarıyla ilgililer. Dahası, halk kitlelerinin eğitimsiz ve cahil olmaları her zaman işlerine gelmiştir.
Kendilerini solun şurasında ya da burasında gören kimi kurum ve partilerin tutumları eleştirdiklerinden ve muhalif olduklarından farklı mıdır? Vallahi bana sorarsanız farklı olan da var, olmayan da… Ama eleştirdiklerine benzeyenlerin sayısı öyle az buz değil. Yani kendini ortanın şu ya da bu kadar solunda gören birçok kişinin/kurumun liyakate ve niteliğe zerre kadar değer vermediğini görüyoruz.
imgelem’daki yazılarını dikkatle okuduğum Salim Çetin’in yakın zaman önce yayımlanan bir yazısı, beni bu konuda epey düşündürdü. Hani şu kamu parasıyla dergi çıkarırken ya da dijital ortamlarda yayın yaparken önyargılı davranan belediye çalışanlarını eleştirdiği yazı… Hatta Karşıyaka’nın adını özellikle vermiş, demiş ki, metrekareye neredeyse iki üç yazarın/şairin düştüğü Karşıyaka’da neden tarafgir davranılıyor? Samim Kocagöz’den tutun Attilâ İlhan’a, Şükran Kurdakul’dan tutun Salâh Birsel’e, Tarık Dursun K.’ya; edebiyatımızdaki değerleri ve önemleri tartışılmaz olan bu yazarlar ve şairler Karşıyaka’da yaşamadılar mı? Hâlihazırda yaşayanlar yok mu?
Demek ki yok! Gerek İzmir Büyükşehir ve gerekse Karşıyaka Belediyesi’ndeki yetkililer için bunların hiçbiri yok. İstanbul’dan birilerini bulup sessiz sedasız “Edebiyat Festivali” düzenlemek işlerine geliyor olmalı. Kütüphanelerinde çocukları İstanbul’dan çağırdıkları çocuk kitapları yazarlarıyla buluşturmak, onlarla söyleşmek filan herhalde daha hesaplı. 2 Temmuz Sivas Katliamı Anmasına o tarihte Madımak’ta yanıp her nasılsa sağ ‘kurtulan’ hemşerilerini çağırmak yerine, katledilenlerin çocuklarını çağırmaları galiba daha medyatik oluyor. Karşıyaka’nın kültür ve sanatıyla ilgili olarak Karşıyaka’da yaşayan kültür/sanat insanlarıyla istişare etmek dururken… Neyse, uzatmayayım.
Demek ki neymiş? Bazılarını tenzih ederek söyleyelim: Bu memleketin sağcısı da bir, solcusu da… Muhafazakârı da aynı, kendini devrimci sananı da… Bir yalan dünya kurulmuş, roller dağıtılmış, oynayan oynayana… Kendini chp’den daha solda gördüğü için hayatı boyunca o partiye oy vermeyenler chp’li belediyelerden, kendini Asım’ın neslinden sayıp bu iktidarı laik olmakla suçlayan dinci akp’li belediyelerden nasiplenmeye çalışıyor.
Yok efendim liyakatmiş, ehliyetmiş, nitelikmiş… Güldürmeyin adamı yahu!