- Türk Telekom Telekomünikasyon Müzesi - 27 Ekim 2023
- Kars, Zamanı Yitik Şehir - 25 Eylül 2023
- Çeşnigir Kanyonu ve Köprüsü - 19 Aralık 2022
‘’Erkekler kadınları seyrederler, kadınlar ise nasıl seyredildiklerini seyrederler.’’ BERGER
Gündelik yaşamda, yaşam deneyimlerinin bilgisini aktarmada yüz yüze ilişkilerin yerini iletişim araçları almıştır. Bu araçların yol göstericiliğinde, kadın-medya ilişkisini sorgulayarak düşünmeye başlayabiliriz. Üretilen bilginin sorunlaştığı ilk tema, kadın okur veya izleyicinin konumudur.
Gündeme baktığınızda popüler yayınların, kadın magazinlerinin idealleştirdiği ve tek tipleştirdiği kadın kurgusu ile karşılaşıyorsunuz. Kadın okur ‘’düzeysiz’’ olarak nitelendirilen, popüler ürünlerin tüketicisi olarak tanıtılarak simgesel yok etme yoluna gidiliyor. Kadına ‘’Sabun Köpüğü’’ dizilerde ve kadın magazinlerinde başka bir dünya özlemi ile mevcut baskılara boyun eğdirilmiştir. Kadın izleyicilerin bir kısmı, sabun köpüğü dizileri izlerken uyuşturulmuş bir şekilde gündelik ev hayatı ve arkadaş çevresi ile ilişki kurmaya çalışmaktadır. Ama farkındalık ve bağımsızlık alanlarını korumaya çalışan kadın izleyiciler ataerkil önyargılara direnmeye çalışmaktadırlar.
Medyada kadın sorunlarını konu alan bir haber, kadınların geleneksel seçimlerini konu alan başka bir haberle dengelenmeye çalışılmaktadır. Haberlerdeki sözcük seçimleri ve cümle yapıları, cinsiyetçiliği perdeleyecek şekilde sunulmaktadır. Habere konu olan kadının özne olma hali, bilinçli bir şekilde ortadan kaldırılır. Seyirlik malzeme olarak, kadın bedeninin parçalanmış kesitleri, erkek okuyucunun/ izleyicinin beğenisine sunulur. Kadını konu alan haberlerin ezici çoğunluğu, kurban kadın öyküleridir.
Gazetelerin üçüncü sayfa haberlerinde ve televizyondaki haber programlarında, toplumsal bir sorun olan fuhuşa dair bir öykü kurulduğunda, kadın bedeni orta malı olarak yansıtılmaktadır. Kadınların şiddete maruz kaldığı duyurulurken zaman zaman yanlı bir dil kullanılmaktadır. Şiddet ve dehşet anlatımında, editörlerin adres defterlerinde olan kadın uzman, kamera karşısında çıkarılıp, ataerkil kadınlık anlatısı sağlamlaştırılmaktadır. Kadınlar arası dayanışmayı kıran sıradan kadın-uzman kadın karşıtlığını, masum kadın- fettan kadın karşıtlığı izlemektedir.
Yazılı-görsel reklam metinleri, mutlu ev kadınının gereksinimlerini belirlemektedir. Ev ve iş hayatı arasında pırıltısını koruyan, neşeli, süper anne, yeni tüketici kadın topluma enjekte ediyor. Görsel reklamlarda, dış ses erkektir. Karar verici ve uzman ses, cinsiyet konusunda tercihin değişmediğini vurgular ve olağanlaştırır. Reklamlarda kadının, nesne ve tüketici olarak altı çizilmektedir.
Sabun köpüğü dizilerde erkeğin, kadının seçimini belirlediği, erkeksiz kadının her türlü hedefe açık olduğu işlenmektedir. Reklam metinleri aracılığıyla, kadınların ev içiyle sınırlandırılan yaşamı belirginleştiriliyor. Kadın; ev-iş hayatı arasında koşuşturan, geçirdiği çeşitli dönüşümlerle ve belirli bir güzellik anlayışı ile erkek beğenisine sunulan, bir beden olarak kullanılan figür oluyor.
Medya çalışanlarının cinsiyete göre dağılımındaki durumda, kadınlar açısından bir dezavantajı göstermektedir. Medyada, üst düzey yönetici konumundaki kadın sayısı çok sınırlıdır. Kadınların medyada yönetici konuma gelmesinde ‘’cam tavan’’ kalınlığı dikkat çekicidir. Haber odalarının eril kültürü, kalın cam tavan, kadınları orta düzey yönetici konumuna yerleştirmektedir. Kadınların medya sektöründe giderek artan istihdamına rağmen, kariyerlerinde ilerlemeleri ve başarıları sekteye uğratılmaktadır.
Kadınlar medyada, edilgen cümlelerin belirsiz failleridir.
DEMET GÜNGÖR