Haksızlığa karşı eğilmez başlar gördük
İsyanla dolan gözlerde yaşlar gördük
Eyvah, hırsla sıkılan yumrukları bir gün
Zulmün zaferini alkışlar gördük.
Lise edebiyat öğretmenim şair Özbek İncebayraktar’ın dizeleri bunlar. Sanırım hayat bana sık sık tekrarlattığı için aradan elli yıl geçmesine karşın belleğimden silinmemiş. Nasıl silinebilirdi ki? Bugün dost olan yarın düşman, bugün adam sandığın yarın cüdam oluyordu. Sevgi nefrete, şefkat işkenceye, övgü yergiye, merhamet sertliğe bir anda dönüşüyordu. Hemen hiçbir tutum ve davranışta istikrar bulamayınca insan zorunlu olarak böyle bir paranoyanın sınırlarında dolanıyor. Bakın benzer dizeleri çağlar öncesinde yaşamış eski bir bilgeden (Vergilius) alalım şimdi de:
Bana mesken olan toprak
Sende savaş belirtileri var
Savaşa hazırlanıyor bu sürüler bu atlar
Ama biz bunların sabana koşulduğunu da gördük
Aynı boyundurukta yürüdüklerini de
Barış umudumuz yok olmuş değil yine de
Ne zaman, nerede okudum ya da kimden duydum hatırlamıyorum: Nâzım Hikmet’in önderliğinde Resimli Ay dergisinin “Putları Yıkıyoruz” kampanyası sürdüğü sırada sıra Şair-i Azam Abdülhak Hamit Tarhan’a gelmiş. Dergi yayımlandıktan sonra üstat Nâzım’ı oturduğu yalıda bir öğle yemeğine davet etmiş. Upuzun masada ve mum ışığında nefis yemeklerini yiyip şaraplarını yudumladıktan sonra birlikte çalışma odasına geçip karşılıklı deri koltuklarda oturmuşlar. Laf dönüp dolaşmış, dergideki kampanyaya gelmiş. A. H. Tarhan, Nâzım’ın gözlerinin içine bakarak, “Haklısınız genç adam,” demiş, “biz de bizden öncekileri yıktık, şimdi sıra sizde. Pek tabii sizler de bizi yıkacaksınız.”
Hayat böyle bir şey: Siz birilerini eskittiniz, sizden sonra gelenler de sizi eskitip anılara gönderecekler. Nitekim insanlığın düşünce tarihini dikkatle okuyanların özellikle çok iyi bildikleri gibi, insan düşüncesi de hem bir öncekini yıkmış, hem öncekinden yararlanıp yeniyi oluşturmuş ve biriktirdiğin bir sonraki düşünce kuşağına devretmiştir. Ben bu bağlamdan baktığımda imgelem’de imzaları görünen (“kanat çırpan”) çocuk ve gençlerin yakın zamanda önümüze geçeceklerini görüyor, sevinçle karşılıyorum. Hataları bile güzel. Çocukluklarına, gençliklerine yakışıyor. Fakat eminim ki bilinçli bir okuma sürecinin ardından hepimizi hayran bırakacak metinlerle çıkacaklar karşımıza. Kabul etsek de etmesek de, yepyeni, bambaşka bir kuşak geliyor. Bizlerden farklı olarak birçoğu birkaç yabancı dili biliyor, Dünya’nın farklı ülkelerinde geziyor, bizim bin bir zahmetle kullandığımız bilgisayarı adeta uçuruyor. Hayat sürüp gidiyor.