Bizde eskiden bu kadar değildi. Bugünse çocuk edebiyatı türünde yazıp çizenlerin sayısı diğer türlerde eser verenlerden çok çok fazla. Özellikle de kadın yazarlar… Türk hikâye sanatında kadın yazarların ağırlığı evvel ezel çoktu çok olmasına ya, bu kadar değildi. Özellikle şu son on-yirmi yıldır epey arttı. Bu sevindirici bir gelişme midir, yoksa başka bir yönüne bakarak değil midir; ayrı bir tartışma konusu. Çünkü niceliksel artış, her zaman nitelikte de artış anlamına gelmez, gelmemeli. Eh, kimseye “Sen yaz, sen yazma!” diyemeyeceğimize göre işin o tarafını zamanın eleğine bırakmak en iyisi.
Eskiden bu kadar değildi, dedim ama hiç yoktu demedim. Bizde ta geçen yüzyılın başlarında bile bazı yazarlarımız ya da şairlerimiz çocuklar için yazmış. Sözgelimi, Tevfik Fikret bunlardan biri. Sonracığıma, Cahit Uçuk gelir. Bilen bilir, Nâzım Hikmet de çocuklar için yazmıştır. Rıfat Ilgaz’la Aziz Nesin’i söylemek bile fazla… Elli altmış yıl kadar önce Kemalettin Tuğcu kitaplarının girmediği ev kalmamıştı, desem yeridir. 1970’lerin sonuna doğruydu yanlış hatırlamıyorsam, Ankara Belediyesi yüz binlerce çocuk kitabı yayımlayıp dağıtmıştı. Yeri gelmişken, Doğan Kardeş ile Milliyet Çocuk dergilerini de saymadan geçmeyelim isterseniz.
“Şimdilerde önüne gelen -özellikle- çocuk kitabı yazıyor!” Bu yakınma cümlesini şu sıralar sıklıkla duymaya başladığımı belirtmek isterim. Tabii yazmak bilete tâbi değil, isteyen, eline kalemi kâğıdı alıp istediğini yazabilir. Okurunu bulduktan sonra sorun yok. Ama bu durum yazanları “yazar”, okuyanları “okur” yapar mı? Şüphelerim var.
Birkaç yıl önce çağrılı olduğum bir anaokulunda çocukların ebeveynleriyle çocuk kitapları üzerine çok yararlı bir söyleşi gerçekleştirmiştik. O söyleşide çocuk kitaplarının kapaklarından tutalım, kullanılması gereken harf karakterlerine, boyutlarından resimlenmesine değin her konuyu tartıştık. Ama hepimizi en çok ilgilendiren ve tartıştıran şu oldu: Çocuklarımıza kitaplarımızı biz mi seçmeliyiz, yoksa serbest mi bırakmalıyız? Çiçero, “Hiçbir tartışma kazanılmaz” demiş; o hesap, bizler de tam ve kesin bir sonuca varamadık, belki de varmak istemedik ama sorunlara farklı yönlerden bakabilmenin mutluluğunu yaşadık.
Evet, çocuk kitapları başlı başına bir dal, bir sektör artık. Çocuklarımıza kitap okumanın yararlarını somut olarak göstermek, olumlu davranış örnekleriyle sergilemek gerekir. Çocuklarımızın okuması gereken kitaplar konusunda bilinçlendirilmesi şart. Fakat önce ebeveynler olarak bizim ve öğretmenlerin okuma edimine değer vermesi gerekir. Okumak yetmez; doğru, yazınsal değeri olan, olumlu davranış gelişimine katkı koyan kitapları okumak önemli.
Çocuk edebiyatını küçümseyenler meydanı o kadar boş bulamayacak o zaman.