Bir okuma grubunun listesinde karşılaştık “Zamanın Kokusu” ile. Byung-Chul Han’ın “Bulunma Sanatı Üzerine Felsefi Bir Deneme”si bu kitap. Güney Koreli yazar toplumsal çözümlemeleriyle dikkat çekiyor. Uygunsuz zamanda yaşamın hızlanmasından, “yaşam imkanları” arasında zapping yapılmasından ve doğurduğu sonuçlardan bahsediyor.Gerçekte zamanın hızlanmadığından, yaşamın amaçsızlaştığından dem vuruyor kitabında.
Kokusuz zaman bölümünde, geçmiş ve geleceğin birbirinden uzaklaştığı, şimdiki zamanın sadece bir geçiş noktası olduğunu söyler. Anlatıların zamana nasıl koku verdiğini, zaman enginlik ve derinlik kazandığında bir koku yaymaya başladığını anlatır. Nokta-zamanda derin düşünmeye (tefekkür) izin yoktur. Atomlaşmış zaman süreksiz ve kokusuz zamandır, der. Zaman krizinin insan hayatı üzerindeki etkilerini incelerken bize gündelik yaşamda koşturup “boş zaman”ın içinde hapsolduğumuzu farkettiriyor. Çin’deki tütsülü saatlerden, tevakkuf ve tefekkürle ortaya çıkan “süzülen zamanın kokusundan”, Heidegger’in Patikalar’ındaki meşe odununun kokusundan anlamlı bir sonsuz zamana geçiş yapar.
“Günümüzün zaman krizinin önemli nedenlerinden biri, vita activa’nın, eylemlilik yaşamının mutlaklaştırılması. Bu mutlaklaştırma, insanı ‘animal laborans’, “çalışan hayvan” derecesine indiren bir çalışma buyruğuna yol açıyor. Gündelik hayattaki hiperkinezi, aşırı hareketlilik, insan yaşamındaki tefekkür unsurunu, durma becerisini ortadan kaldırıyor. Dünyanın ve zamanın kaybına yol açıyor. Hızlanma stratejileri de bu zaman krizini bertaraf edemiyor. Dahası, esas sorunun da üzerini örtüyorlar. Vita Contemplativa’nın canlandırılması zorunlu. Zaman krizi, vita activa kendi krizinin tam ortasında vita contemplativa’yla tekrar birleştiğinde aşılabilir ancak.” Derin düşünme hızlandırılamaz. “Viva Contemplevita”, Kant’a göre “zihinsel bir lüks”tür. Han’a göre ise bakmak ve görmek için sakinlik şarttır.
Kitapta zamandan yola çıkan 12 adet felsefi deneme var. Yazar kitabı felsefenin önemli figürleri Heidegger, Nietzsche, Lyotard, Arendt ve Baudrillard’dan kolajlarla çerçevelemiş. Zamanı neden hızlı algılıyoruz? Hedefsiz ve içi boşaltılmış zamanda dolaşıp durmak neler hissettiriyor? Tüm bunların farkına varmaya, zamanın çok hızlı geçtiği algısını hissetmeye başladığımda bir karar vermiştim. Zamanı elimden geldiğince ağır çekim yaşayacaktım. Gereksiz dünya işlerini hayatımdan ayıklamaya başladım. Ama gördüm ki rehbersiz gerçekleştirdiğim bu değişim sonucunda boşlukta sarkaçvari devinimler yapıyordum. Han’ın bu kitabı tevakkuf ve tefekkür ile, “zamanım yok”u nasıl “zamanım var”a çevirebileceğimi gösterdi. Zamanın kokusunu dağıtmayan uygun mesafeye, aktif yaşamı derin düşüncelerle besleyerek ulaşabileceğimi anladım.
Nietzsche’nin şu cümleleri kitabın son sözleri olmuş. “Huzur eksikliğinden dolayı uygarlığımız yeni bir barbarlığa doğru gidiyor. Aktif, yani huzursuz insanlar hiçbir çağda bu kadar revaçta değildi. Dolayısıyla,tefekkür unsurunu büyük ölçüde güçlendirmek için insanlığın karakterinde zorunlu değişiklikler yapmak gerekiyor.”