Festival sözcüğü, Latince festa kelimesinden gelmekte. İlk kez 1200’lü yılların başında kullanıma girmiş ve yerleşmiş. Türkçede “şenlik” anlamına gelen festival, farklı kültür ve inanç yapılarında değişiklikler gösterse de genel olarak “eğlence” yönüyle ön plâna çıkmaktadır. En kaba haliyle eğlence, doyasıya yemek, içki ve kadının olduğu, özenle süslenmiş, temiz sokaklar betimlense de zamanla şenlik temasını oluşturan olguya ait ürünlerin paylaşılması da ön plana çıkabilmektedir. Eğer bu olguya ait sunumun ürünleri, eğlenceyi fazla geçerse katılımcı profili de özelleşecek ve festival ruhundan uzaklaşıp sıkıcı, katı didaktik bir hâl alacaktır.
Festivallerde eğlence ön plandadır. Bu nedenle, festivallerin başarılarındaki en önemli unsur parasal kaynaktır. Parasal kaynak sadece yemek içmek için değil, sunum zenginliği, ulaşım, katılımcı güvenliği ve konforu için de gereklidir. Festival onur konuklarının, katılımcılarının barınma, gezme ve ulaşım gibi giderlerinin tam olarak karşılanması gerekmektedir.
Peki ama şenliklerin coşkuyla geçmesinin önündeki tek engel parasal mıdır? Buna sığınılırsa başarısız bulduğumuz her organizasyondan vazgeçmemiz gerekecektir. Şenlikleri, şenlik havasına sokacak tek nesne para olmadığına göre, var olan festival kaynaklarını doğru sunmamız germektedir. Örneğin şiir festivali için, şairlerle okurlar arasına görünmez bir hat çekerek onları karşı karşıya oturtmaktan vazgeçebiliriz. Didaktik havadan kurtarıp, katılımcıların da poetik pencereden içeri girmesini sağlayabiliriz. Genç insanların, çocukların daha cesur bir şekilde şiirsel dille tanışması için oturma düzenleri oluşturabiliriz.
Uluslararası bir festival için çağrılan şair sayısı da düşündürücü. 10’u başka ülkelerden olmak üzere toplam 24 şairin katıldığı bir festivalin olması da anlamlı gelmedi bana. Anlamlı gelmeyen başka bir arayış da “Evrensel” niteliklerinin ön plana çıkarılması gereken bir isme sahip şenliğin basın bildirilerinde, “Türk şiiriyle tarihsel bağları olan Makedon şiiri üzerine… ” benzeri cümlelerini de yadırgamak gerekli diye düşünüyorum.
Sonuç olarak basına yansıtılan şey; 4. Uluslararası İstanbul Şiir Festivali, festival düzenleyicilerinin bile beklentilerinin çok altında bir katılımla gerçekleşmiştir. Bize düşen, emeği geçen herkesi kutlamaktır.