Farkındasınızdır: Özellikle çocuk edebiyatı türünde yazıp çizen -abartısız söylüyorum!- yüzlerce -ve özellikle- “kadın yazar” var. Kadın yazar bolluğuna oldum olası “Canım bilirsiniz, kadınlar erkeklere nazaran daha ayrıntıcıdır” türünden çok ‘aydınlatıcı’ analizler yapılır yapılmasına ama bunun bilimsel hiçbir yanının olmadığını herkes de bilir. Oysa bir yazarın kadın ya da erkek olmasının hiçbir değeri yoktur; önemli olan eserdir.
Zaman zaman bir vesile ile tanıdığım bazı çocuk kitabı yazarlarının yazdıkları türde başkalarının kitaplarını hemen hemen hiç okumadıklarına, hadi okumamalarını da bir yana bırakalım, dikkate bile almadıklarına tanık oldum. Dahası, birçoklarının hatırı sayılır bir edebiyat geçmişine sahip olmadıklarını gördüm. Türk ve dünya edebiyatının bugün geldiği yerden haberleri bile yok. Okumuyorlar. Yalnızca yazıyorlar! Fakat kitapları -bir de bakıyorsunuz- isim yapmış, adlarını hepimizin bildiği bazı ‘büyük’ yayınevlerince yayımlanıyor. Kimin neyi-kimin fesi olduklarına bakıyorum; edebiyat dünyasında bırakın ayak izlerini, küçücük bir dokunuşları bile yok. Kerametleri kendilerinden menkul yani. Belleklerinde divan şiirinden, halk edebiyatından ya da günümüz şairlerinden iki dize bile yok; dedim ya, yalnızca yazmayı biliyorlar. Dil ve yazım yanlışından geçilmeyen o kitapları yayınevi editörlerinden nasıl “olur” alıyor, şaşıp kalıyorum.
*
Bu yazının ilk birkaç satırını yazmıştım ki şöyle bir ileti aldım Karşıyaka Belediyesi’nden: “Belediyemiz tarafından düzenlenecek olan, Yazar Gülşah Elikbank’ın moderatörlüğünde, CHP Parti Meclisi Üyesi-Mersin Milletvekili Ali Mahir Başarır ile Şair-Yazar Ataol Behramoğlu’nun katılacağı, Kentte Sanat Söyleşi’ne (söyleşisi’ne değil- A.Y.) davetlisiniz. 3 Haziran Perşembe/ 19.00/ Bostanlı Güzel sanatlar Parkı.”
Valla bana kalırsa İzmir’de yazar, şair, ressam, müzikçi, velhasıl bir sanatçı olarak yaşamanın artılarını, eksilerini yine sanat yaşamını uzun zamandır İzmir’de sürdürenler bilir. Fakat şu bizim İzmir belediyelerinin acayip bir İstanbul saplantısı var yıllardır. 2 Temmuz Sivas Katliamı Anması mı yapılacak? Gelsin İstanbul’dan, Ankara’dan birileri. Semt kitaplıklarında çocuklara yönelik etkinlik mi yapılacak? Gelsin İstanbul’dan filanla falan kişiler. Öyle ya, İzmir’de çocuk edebiyatı dalında eser veren bir Allah’ın kulu yok. Fuarda şiir etkinliği mi? Gelsin İstanbul’dan, Ankara’dan o malum zat-ı muhteremler. Eh, üç beş şiir okur, üç beş de kelam edip Alsancak meyhanelerinde edebiyatımızın sorunlarını da tartıştık mı, tamamdır. Hayırlı işler, bol güneşler…
Sakın boşta bulunup “Seninki de kıskançlık” filan demeyin, birçok daveti “O konuda çok daha yetkin insanlar var, bana sıra gelmez” deyip geri çevirdiğim olmuştur. Kim bilir, belki de siz haklısınız: Onlar yetkin insanlar. Türk ve dünya edebiyatını avuçlarının içi gibi biliyorlardır. Kelam edecekleri konuların üstatları, hatta pirleridirler. Çağrılmayı, belediyeler nezdinde ağırlanmayı ve itibar görmeyi hak etmişlerdir. Bilinmez!
Neyse, biz işimize bakalım.
İzmir’de yazar yok, derken kendi irtifa kaybından söz etmiş olmalı. Doğru: O alçaltıda kimse yok.