Kızılcahamam Bal Ormanları Doğa Yürüyüşü

Kızılcahamam Bal Ormanları Doğa Yürüyüşü

Hava Karla Karışık Ballı…

                       Doğa kent yaşamından kaçıştır,
                       ama aynı zamanda hayatın kendisidir.
                                                                            Erlend Loe

         Bu kez kaçışımız ormana. Ruhumuzun arka bahçesi olan ormanın uğultusunda huzur ve dinginliği aramaya gidiyoruz. Kent yaşamı insanı sessiz bir yer arama noktasına getirebiliyor. Karla kaplı, yeşilliğini inatla koruyan orman dokusuna karışacağız Yol Arkadaşım Trekking Grubu ile birlikte.

Kızılcahamam Bal Ormanları Kar

 

Kızılcahamam Bal Ormanı, Çankırı-Çerkeş yolu üzerinde. Orman Genel Müdürlüğü tarafından geliştirilen Bal Ormanları Projesi kapsamında 100. Bal Ormanı Kızılcahamam’da kurulmuş. Ülkemizde 424 Bal Ormanı varmış. Hem arıcılık faaliyetleri destekleniyor hem de biyolojik çeşitlilik korunuyor bu sayede. Yöreye yaklaşık 9000 adet ıhlamur, akasya, kestane, akçaağaç, ceviz ve otsu bitkiler dikilmiş. Mercimekli mevkiindeki bu ormanda yürümek karla karışık ballı bir yürüyüş olacak. Kentte her birimiz taşlaşmış bir bal peteğindeki arıyız. Bal kovanına dönen bir dünyada yaşadığınızı bir düşünsenize

Kızılcahamam Bal Ormanları

Nerde eskisi gibi ormana kaçıp da fillere öykünmek, nerdeee filler sultanından bal özü, çiçek özü, buğday özü istemek, öyle eskisi gibi nerdeee…

diyen Yaşar Kemal, biz eski ormanlara bal özü aramaya gidiyoruz.

Kızılcahamam Bal Ormanları Doğa

Orman sabahının sessizliğinde yükselen ağaçlar, ıssız dereler, otlar, çalılıklar rüzgarla birlikte içime yerleşiyor. Ormanın derinliklerine doğru ilerlerken patika yer yer kayboluyor. Solgun mavi gökyüzünün altındayız. Her ağacın ardında nefes kesen bir manzara bekliyor bizi. Gökyüzüne uzanmış kolları ile ağaçlar huzur kaynağımız oluyor yürürken. Çetin kış koşullarındaki yürüyüş epeyce acıktırıyor bizleri. Öğle saatlerinde bulutlardan sıyrılan güneşin altında yemek molası veriyoruz.

Kızılcahamam Bal Ormanları karda ayak izleri

Donmuş göl, gölün kenarındaki yalnız ev, teknolojinin kollarını tıpkı bir ahtapot gibi uzattığı verici kuleler, tavşanların ürkek ayak izleri, zamanı şaşırıp karın içinden kafasını uzatan sarı çiğdemler… Doğa her noktasında sürprizler sunuyor bakanlara. Güneşli yerler gölgeliklerden ayrılıyor, burada bir çalı, orada bir ağaç, dikkat etmezsen ayağının tökezleyeceği bir çukur. İşte tam o noktada tökezledim ve üç aşamada çamura düştüm. Önce dizlerim, sonra kollarım ve yüzüm gömüldü çamura. Türk mitolojisinde denize dalan Kuğu kuşu, gagasında çamur ile çıkar. Kara Han’ın oğlu Ülgen ilk insanı topraktan yapar. Beş kutsal unsurun en önemlisi topraktır. Ağzıma dolan çamurla kalktım yerden. Çamur beni, ben çamuru seviyorum.

Kızılcahamam Bal Ormanları ağaç

Hiç düşündünüz mü ormanda kaybolmak neden kolay diye. Yanıtı basit. Ağaçlar, yerdeki yapraklar birbirine benzer. Kendi içinde bir düzeni vardır ormanın, kaybolduğumuzda ise kaos hakim olur ortama. Dünyaya orman, insanlara ağaç dersek; insanların içinde de kaybolmak kolaylaştı artık. Bal ormanında yürürken bir kovan olsaydım diye düşündüm. Çevremizdeki insanlar hayat hakkındaki bilgilerini, düşüncelerinin balını taşır kovanlarımıza. Balımız bazen acı bazen de tatlı olur.

Kızılcahamam Bal Ormanları çiçekler

Elbet bulur herkes bir gün dengini
Arı mıyım çiçek miyim bal mıyım”  

der, Aşık Veysel. Elbet biz de bir gün bulacağız aradığımızı.

Mitolojide arıların ve balın yeri ayrıdır. Senegalli kadınlar doğumdan hemen sonra ağlayan bebeklerin dillerini ballı bezle sararlarmış. Eski bir geleneğe göre de evlenen çiftler birbirlerinin avuçlarından bal yiyerek birbirlerine kötü söz söylemeyeceklerine söz verirlermiş. Hititler kutsal  binaların yapımında kullandıkları taşları bal dökerek kutsarlarmış. Yine Hititlerdeki “Kayıp Tanrı Telipinu Mitosu” nda öfkelenerek bolluğu ve bereketi alıp götüren Telipinu’yu bulmak için bir bal arısı görevlendirilmiş. Arı Telipinu’yu sokarak uyandırır ve gözlerine balmumu sürer. Öfkesi dinen ve rahatlayan Telipinu, Hatti ülkesine döner. Ülkeye bolluk ve bereket geri gelir. Kelt mitolojisin de ise arıların bu dünya ile öte dünya arasında elçi olduğuna inanılırmış. Yunan mitolojisinde Melissa, bebek Zeus’u balla besleyip büyütmüş. Melissa’nın arı perisi olduğu söyleniyor mitolojide.

Gün sona erdiğinde çayımızı balla tatlandırarak içtik. Arılar çiçeklerin balını alırken vızıldayarak teşekkür eder. Bizlerse renkli giysilerimizle karın üzerinde süslü kelebekler gibiyiz. Ayrılırken ormana ve Tabiat Ana’ya minnetimizi sunduk. Bu ballı yürüyüşün lideri Aytekin Gültekin’e, Dilek Gültekin’e ve ballı sohbetleri ile dimağımızı tatlandıran yol arkadaşlarımıza teşekkür ederim.

Telipinu mitosundaki deyiş gibi
Nasıl bal tatlı ve akışkansa senin kalbinde öyle olsun.”.

DEMET GÜNGÖR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir