İçe açılan kapılar.
Dışa açılan kapılar.
İçe açılan kapılar şiir, müzik, resim, heykel, mimari… arkadaşlık, dostluk, paylaşım…
Dışa açılanlar çıkar, çıkar, çıkar…
‘’Çıkar o kadar hafiftir ki her zaman en üste çıkar. ‘’ diyorum. Çıkarın geçici bir süre olduğunun bilinciyle.
İçe açılan kapıları anlamayan, anlamak istemeyen, anlamaya birikimi yetmeyenler de var. Ya da öldükten sonra değeri anlaşılanlar.
Biz nerdeyiz?
Biz Aşık Veyselin söylediği gibi iki kapılı bir handayız. Gidiyoruz gündüz gece.
Gidiyoruz her canlının gittiği gibi ölüme.
Ölüm bir arpa boyu uzaklığımızdayken bir yıldız uzaklığında düşleyerek. Yarınımız kesin değilken yıllar sonrasının beklentisi içinde olarak.
Kapılar
İçe açılan kapılar
Dışa açılan kapılar
Sonra. Sonra çalınmayan, açılmayan kapılar.
Açık bırakılan kapıdan geçen davetsiz bir rüzgâr. Perdesi açılan pencereden sızan ışık. Kira ödememek için çatı altına yuva yapan mimar kırlangıç. Yalnızlığınızı paylaşmak isteyen ilham perileri…
Kapılar.
Dünyaya, ülkenize, ailenize, kendinize açılan kapılar. Kendinizden ailenize, ülkenize, dünyaya açılan kapılar.
Ziline, tokmağına dokunulmasa bile vicdani sorumluluk duyarak açtığınız kapılar.
Açlığın, sömürünün olmadığı, insanca yaşamanın ilk sırayı aldığı bir kapıyı açmanın o güzel mutluluğu.
Resimle mi, müzikle mi, şiirle mi, yontarak mı seçme hakkı sizin yeter ki insanca yaşamanı kapısını açmaya çalışın. En azından bu kapıyı aralayın. Aralayalım.
Nâzım olmak varken. Lorca olmak varken. Ben bu yolun neresindeyim?
La Fontaigne şöyle iyot: Bir sanatçı gibidir ağustos böceği. Yaratmak için canını vermekten kaçınmaz.
Saz çalmak için değil, vücudunun iki parçasını birbirine sürtüp karnındaki yumurtalara can vermek için müziğe benzer ses çıkarır, âmâ sonunda kendisi ölür. Sanatçının da bu sonu göze alması gerekmez mi ?
İçimizde bir tanrı varsa ve bunun adı vicdansa Victor Hugo. ‘’Vicdan, insanın içindeki tanrıdır.” diyorsa. O sese kulak verelim.
*Bir Nazinin Guernica tablosunu göstererek –bunu siz mi yaptınız, sorusuna PİCASSO
-Hayır, siz, yanıtını verir. Buradaki gerçekliği göremiyorsak. Bu kapı böyle de açılmıyorsa bırakın o kapı kapalı kalsın.
Kapı çalınıyor. Açıyorum içe açılan kapımda binlerce duyarlı insan. Hemen içime davet ediyorum. Sormuyorum adını, ülkesini, dinini.
Dışı insan değil içi insan diyorum. Bundan daha önemli ne olabilir ki diyorum.
Hoş geldiniz diyorum.
Hoş geldiniz.
İçi insan olanların bu güzelim dünyayı yaşanır hale getireceklerinin bilinciyle.
Darwın, Charles:
Bilim ve sanat, bir kuşun iki kanadı gibidir. Bu iki kanadı kullanabilen toplumlar uçar ve özgür olurlar. Uçamayanlar ise tavuk olur. Tavuk toplum önüne atılan bir avuç yemi gagalarken, arkadan yumurtalarının alındığının farkında bile olmaz.
“Uçmak da bize bağlı ürettiklerimizden gelen güç de. Seçme hakkı bizim. Sizin.
Kapı çalınıyor….