Pazar günü, güneşin ısıtan ışıkları ile birlikte belirtilen duraklardan katılımcıları alarak güne
başladık. Kahvaltı molasını Kızılcahamam’a doğru, yol üzerinde güzel bir tesiste verdik. Yürüyüş boyunca güneş zaman zaman bize sıcak yüzünü gösterse de , kahvaltı molasında bulutların ardına saklanmaya başladı. Yürüyüşün başlayacağı yere vardık. Belirlenen rotayı yürümek için aracımızdan inip hazırlıklarımızı yaptık.
Nefis bir orman manzarası eşliğinde biraz tırmandık. Ormandan çıkıp tepeye ulaştığımızda bizi büyüleyici bir güzellik bekliyordu. Yürüyüş lideri tepeden gördüğümüz dere yatağına ineceğimizi söyledi. Dere yatağına indiğimizde doğanın güzel dostu bütün büyüsü ile “kadim ağaçlar ” bizi bekliyordu.O ağaçlara dokunmak, onların sesini dinlemek sanki başka bir dünyaya aldı götürdü bizi. Gökyüzüne karşı koca koca çıplak dalları insana öyle iyi geliyor ki… Her ağaca , her taşa dokunduk. Büyüleyici dere yatağından yürüyüp, eski meyve bahçelerinin içinden geçerek Aksak Köyü’ne ulaştık. Öğle molasını Aksak Köyü’nde verdik. Köye vardığımızda çayımız hazırlanmıştı.
Aksak Köyü, Ankara’ya 91 km, Kızılcahamam’a 13 km uzaklıkta, küçük bir köy. 2008 yılında köyün nüfusu 8 kişiymiş. Bugün ise köyde 4 kişi yaşıyormuş. Zamanla köyden kente göç burayı insansız bırakmış. Köy adını , Osmanlı Devleti zamanında köyde yaşayan Aksak Timur’dan almış.Öğle yemeği için hazırladığımız kumanyaları yedikten sonra, Eğrekkaya Barajı’na doğru yürüyüşe geçtik. Biraz orman içi , biraz patika yol derken sonbaharın güzellikleri şaşkına çevirdi bizi. Ekipte fotoğrafçılığı hobi olarak yapan, iyi ekipmanları olan arkadaşlar güzel kareler yakaladılar.
Yürüyüşümüze genellikle sessizlik hakimdi. Kent yaşamının yorucu, gürültülü koşuşturmasından uzakta, ayaklarımızın altında çıtırdayan dalların senfonisi eşliğinde, çürümüş yaprakların , otların, o esrikleştiren kokusu ruhumuzu rehabilite etti. Tepeden Eğrekkaya Barajı’nı gördüğümüzde hepimizin yüzünde mutlu bir gülümseme vardı. Eğrekkaya Barajı Ankara merkeze 90 km uzaklıkta ana yoldan yaklaşık 10 km mesafede Haman Çayı ve Salın Çaylarını depolamak, Akyar barajından aktarılan su ile birleştirilerek Ankara ‘ nın su ihtiyacını karşılamak için 1985-1992 yılları arasında inşa edilmiş. Burada tatlı su balıkçılığı da yapılıyormuş. Eğrekkaya Barajı’ndaki başlıca balık türleri ; sazan, tatlı su kefali, turna , levrek ve kara balıkmış.
Akşam güneşinin güzelliği içinde Eğrekkaya Barajı’nın görüntülerini içimize sindirdik.
Epeyce üşümüştük, aracımızın yanında bizi bekleyen sıcak çorba ve çay içimizi ısıttı. Bu parkurda 13 km yürüdük. Çorbadan sonra yakılan ateşin başında, yürüyüş liderimizin sacda yaptığı hamsi balığımızı yedik.
Doğanın büyülü kucağından ayrılmak zor olsa da , Ankara’ya dönüşe geçtik. Ağaçların ve taşların sesini dinlediğimiz bir sonbahar yürüyüşüydü. Başka keyifli rotalarda buluşmak üzere…