Hani bilinen bir anlatı vardır, vesilelerle dillerde dolaşır. Bir Üniversite Profesörü sınıfta tahtaya kocaman bir “1” rakamı yazmış. Sonra mı ? ”Bakın” demiş, “bu 1 kişiliktir, hayatta sahip olabileceğiniz en değerli şeydir”. Sonra 1’in yanına bir 0 koymuş, “bu başarıdır, başarılı bir kişilik, 1’i 10 yapar” demiş. Bir 0, bir 0 daha derken, tecrübe, yetenek, disiplin, sevgi ekleye durmuş. “Eklenen her yeni 0 ise, kişiliği 10’ar kat zenginleştirir” demiş. Taki eline silgiyi alıp, baştaki 1’i silene kadar. Baştaki 1’i sildiğinde ise, geriye bir sürü 0 kalmış. Profesör dersini işte bu dilden dile dolaşan, “kişiliğiniz yoksa, diğerleri koca bir 0’dan ibarettir, yani bir hiçtir” hayat dersiyle noktalamış.
İşte ben de bugün, 10 Şubat 2016 günü, yanındaki 0’a gün değerini katan 1 değerinde bir “kişilik” için var kılınmış olan sergiden, “Don Kişot’un İzleri” sergisinden bahsedeceğim sizlere, ki o kişilik değeri, insanı taşıyor yüzyıllar öncesinden bugüne.
“Don Kişot’un İzleri” Sergisi, “1’in kişilik değeriyle” örtüşürcesine, 1 Şubat 2016 tarihinde, Ankara’da, Çankaya Belediyesi Çağdaş Sanatlar Merkezi’nde, Çankaya Belediye Başkanı Sn. Alper Taşdelen’in açılış konuşması beraberinde, Serginin Küratörleri İbrahim Karaoğlu ve Bettina Ruhrberg ile Sergi Koordinatörleri Meryem Schultz, Jörg Kastner, Mustafa Güneş’in de katıldığı ve benim de açılış anında bulunmuşluktan mutlandığım, oldukça kalabalık bir katılımcı ile sanatseverlerle buluştu. Tevafuk dedikleri bu olsa gerek hani. Sergi, 6 Mart 2016 tarihine kadar görülmeye imkan sağlıyor. Bu güzel ve anlam değeri yüksek organizasyonda emek ve gönül arzeden herkese taktir ve teşekkürlerimizle, gidilmeli ve görülmeli.
Çoğu zaman 4 günde unutulurken insanoğlu, 1616 ‘dan 2016’ya, 400’ncü ölüm yıldönümünde, dünya genelinde unutulmayan o bir kişiliği, saygıyla selamlıyorum ben de, ve sergi vesile eğiliyorum önünde saygı ile. Selam olsun Don Kişot’um, selam olsun Miguel de Cervantes.
Miguel de Cervantes ve Don Kişot’a ait nice kapsamlı bilgileri, farklı kaynaklardan detaylıca okuma, bilgi edinme ve bildiklerimizi hafızalarımızda canlandırma imkanımız var elbette. Keza bilinen o ki, Don Kişot, tüm dünya dillerinde en çok okunmuş kitap ünvanını da edinmiştir yüzyıllar içerisinde. Ben de bu bir kişiliğe ve esere değil, “Don Kişot’un İzleri” sergisine ait bilgileri paylaşmak istiyorum sizlerle.
Çankaya Belediyesi Çağdaş Sanatlar Merkezi’nde sergilenen Don Kişot eserleri, Almanya’nın Unesco Dünya Kültür Mirası listesinde yer alan ve zengin bir kültüre sahip müzeler şehri Goslar’da bulunan, Mönchehaus Museum Goslar Müzesi’nden getirilmiş. Yüzyıllar öncesinden günümüze, Don Kişot üzerine yazılmış kitaplar, çizilmiş resimler ve heykeller, Mönchehaus Museum Goslar Müzesi’nin bahçesinde yer alan, bizleri Şövalyeler zamanına götüren mimarisiyle, Ortaçağ’dan kalma orijinal bir yapı olan Don Kişot Evi’nde sergilenmekteymiş.
“Don Kişot’un İzleri” sergisinde yer alan eserler de, Mönchehaus Museum Goslar Müzesi’nin bahçesinde yer alan, Ortaçağ’dan kalan mimarisiyle dillere destan Don Kişot Evi’ndeki eserlerden bir kısım sadece.
İşte bu nedenledir ki, Ankara’lı ve Ankara’ya gelerek bu sergiyi görmeye imkan yaratacak tüm sanatsever ve Don Kişot severler için bir armağan değerinde “Don Kişot’un İzleri” Sergisi.
Sergide Salvador Dali’den Picasso’ya kadar dünyaca ünlü nice ressam ve heykeltraşların eserleri yanında, her biri birbirinden değerli Türk ressam ve heykeltraşlarımızın da eserlerinin yer almış olması gururlu bir heyecan yaratıyor duygularımızda.
Sizlerin de sergiyi ziyaretinizde, yerinde ve o ruhla okuyabileceğiniz gibi, Nazım Hikmet’in Don Kişot Şiiri de yer alıyor serginin özel ayrılmış duvar bölümünde.
Ölümsüz gençliğin şövalyesi…
Ellisinde uyup yüreğinde çarpan aklına…
Bir Temmuz sabahı fethine çıktı….
Güzelin, doğrunun ve haklının…
Önünde mağrur, aptal devleriyle dünya….
Altında mahzun ve kahraman Rosinant’ı…
Bilirim hele bir düşmeye gör hasretin halisine….
Hele bir de tam okka dört yüz dirhemse yürek…
Yolu yok, Don Kişot’um benim, yolu yok….
Yel değirmenleriyle dövüşülecek…
Haklısın, elbette senin Dulsinya’ndır dünyanın en güzel kadını…
Elbette sen haykıracaksın bunu bezirganların suratına….
Ve alaşağı edecekler seni, bir temiz pataklayacaklar seni…
Fakat sen, yenilmez şövalyesi susuzluğumuzun…
Sen, bir alev gibi yanmakta devam edeceksin…
Ağır demir kabuğunun içinde….
Ve Dulsinya bir kat daha güzelleşecek…
NAZIM HÌKMET
Sergi Küratörü Sn İbrahim Karaoğlu’nun satırlarında paylaşmış olduğu şekliyle, Rasih Nuri İleri’nin araştırmalarında, Vakıf Defterinde bulunmuş çok özel bir bilgiyi de sizlerle paylaşarak tamamlıyorum satırlarımı.
“Çağıyla ve kendiyle hesaplaşan büyük insanlığın mimarı. İnebahtı Deniz Savaşı’nda, Osmanlılara karşı savaşmış. Sol kolunu yitirmiş bu savaşta. Sonra da köle olmuş Cezayir’de. Köleliği, İstanbul’da sona ermiş. Mimar Sinan’ın yaptığı Kılıç Ali Paşa Camisi’nin inşaatında çalışmış.”
400’ncü ölüm yıldönümünde, Miguel de Cervantes’i ve Don Kişot’u bir nebze de olsa solumak , bu değerli organizasyon birliğinde o ruhu hissedebilmek ve 6 Mart 2016 tarihinden önce bu sergiyi görmek, illa ki gerek.
Bengi Hanım’cığım seninle beraber bu sergiyi gezdik. O güzellikleri görmenin mücadele ruhunu hissetmenin duygularını yaşadık, paylaştık. Ben de o duyguların, heyecanın izleri hala devam ediyor. Don Kişot Evi’ni görme arzusu uyandı içimde…400 yıl unutulmamış olmak, gönüllere hitap edebilmek, kalıcı olmak… Mutlaka gezilmesi görülmesi gereken bir sergi bütün tüketicilere tavsiye ediyorum. Ayrıca yazın da çok güzel olmuş sergiyi kapsamlı bir şekilde anlatmışsın.Türk ressamlarımız, heykeltraşlarımız, Nazım Hikmet’in şiiri yer almış bütünleşmiş. Eline, kalemine, yüreğine sağlık. Bu sergiyi görmek şansını bizlere sunanlara Çankaya Belediyesi’ne bu emeklere sonsuz teşekkür ederim.
Yazdıklarınızdan etkilendim, en kısa sürede gezip, görmek isterim.Teşekkürler.