imgelem GEZİ Çamlıdere – Avdan Köyü – Çamkoru -Tabiat Parkı

Çamlıdere – Avdan Köyü – Çamkoru -Tabiat Parkı

Yürürken Heybemden Düşenler…

“Ölü bir böceği sürüyor üç karınca
Karıştım ben de tuttum bir ucundan”
İlhan Berk

İçindeki kaosla bir kara deliği anımsatan kenti, sabahın ilk ışıkları ile terk ediyoruz. Yol Arkadaşım Doğa Yürüyüşü Grubu ile yola çıktığımızda, duraklardan binenlerin suskun duruşları tek bir arzuyu dışa vuruyor. Ağaçların oluşturduğu tanrısal mekana, uçsuz bucaksız meralara, tilkilerin ve tavşanların koşturduğu topraklara kavuşma arzusu bu. Her hafta kentten yaptığımız kaçışlar, doğaya duyulan aşkın bir manifestosu aslında. Saflık, düzen ve güzelliğin kadim görüntüleri…

 Çamkoru -Tabiat Parkı

Sabahattin Ali’nin Yeni Dünya’da “”Ben, içimde dayanılmaz bir acı ile ve önüme çıkacak bütün insanları yakalarından tutup oraya götürmek arzusuyla, artık uyumaya hazırlanan şehrin ortasına koşuyordum.” der. “ Oraya”… sözcüğü Sabahattin Ali’nin haykırışından farklı bir çağrışım yapar bana. Güneşinde titrediğim, gölgelerinde ürperdiğim, bulutlarında yüzdüğüm doğanın kucağıdır orası.

Ankara’ya 102 km uzaklıktaki  Çamlıdere’ye bağlı Avdan Köyü’nden başladık yürüyüşe. Bölgenin tarihi ilk çağlara kadar uzanıyor. Önce Hititler, sonra Frigler, Lidyalılar, Persler, Galadlar ve Bizanslıların hakimiyeti hüküm sürüyor. Selçuklu Türkleri ise 1073 yılında ele geçirmişler bu toprakları. Selçuklular zamanında Yabanova, Osmanlılar zamanında ise Yabanabad denirmiş bölgeye. Fatih Sultan Mehmet zamanında burada imar işleri yapılarak Yabanova, Yabanabad olmuş. Evliya Çelebi Seyahatnamesinde şöyle anlatır burayı,“”Yabanabad, Ankara Vilayeti Sancağının kuzeyinde bir ilçe merkezi olup, doğudan ve kuzeyden Kastamonu Vilayeti, batıdan Beypazarı, güneyden Ayaş ve güneydoğudan Çubuk kazaları ile çevrilidir. İlçe merkezi 660 nüfuslu Şorba karyesi (köyü) olup, kaza 175 köyden ibarettir.”

Avdan Köyü’nün en önemli özelliği cami bahçesinde yatan ermişlermiş. Osmanlı Devleti zamanında bu önemli kişiler sayesinde, Avdan Köyü bir süre vergiden muaf tutulmuş. Köyün eski adı “ Avlak” mış. Av yapılan bölge, av yeri anlamına geliyormuş. Köyün kuzeybatısında Türkiye’nin 23. Tabiat Parkı olan Çamkoru var. Gökyüzü masmavi, güneş sıcacık, zemin karlı, yol arkadaşlarımız samimi. Tıpkı Marjan Farsad’ın şarkısındaki gibi. Sabırlı dağların ardına, arı kovanlarının arkasına, ıslak yolların sonuna, bulutların ardına yürüyeceğiz sıcacık gülüşleri olan arkadaşlarımızla. Doğanın yeniden doğuşuna tanıklık ediyoruz. Benzersiz manzaraya sahip inişli çıkışlı tepelerden geçiyoruz. Sonsuz beyazlığı bazı yerlerde kayaların, bazı yerlerde de karların içinden çıkan kardelenler ve çiğdemler renklendirmiş. Ormanın kalbine giriyoruz. Likenli ormanda ara ara kuş sesleri yankılanıyor. Yürürken beynimiz endorfin salgılıyor. Nam-ı diğer, mutluluk hormonu… Doğa bize, kaygan bir yamacı tırmanmanın ödülünü zirvede muhteşem bir manzara ile sunuyor.
 Avdan Köyü - Çamkoru

Eski Yunanlılar arasında bellek, tüm esin perilerinin annesi sayılırmış…  Fotoğraflar ile anımsananlar, zamanın içinde anıları saklıyor. Geri dönüp baktığımızda içimizde taşıdıklarımızı kışkırtıp, uyandırıyor.

Öğle yemeğinden sonra çayımı yudumlarken bir ağacın altına uzandım. Güneşin ılık dokunuşlarını tenimde hissederken, gökyüzü bir güvercin kanadında yükseldi. “Börtü böceğin gerdiği/ altın rengi iplerde ben / ateşli bir öğle uykusunda/ ağaçlarla aynı dokudan ben…” Adolfo Becquer’in dizelerini yaşıyorum. Havayı soluduğumda içim ciğerlerime kadar maviye boyanıyor. Dinlenme sonrasında yine kızılçamların hüküm sürdüğü masalsı bir ormana giriyoruz. Yosunların kabuk bağladığı kayaların arasından geçerken, ağaç labirentinde kalbimi bırakıyorum. Karın ayaklarımızın altında ezilirken çıkardığı ses, koskoca ormanda yankılanıyor. Güneş, dallar arasından kaçamak yapıyor. Tilkilerin, tavşanların, geyiklerin dünyası burası.
Çamkoru göleti

Çamkoru göletinin etrafındaki orman, gölün beyazlaşmış kıyıları ve buz tutan yüzeyi gözümüzü alıyor. Ardımızda orman, göletin kıyısında oturup sessizliğin ve sakinliğin sesini dinledik bir süre. Ağzı göğe bakan, güneş ışınlarının üzerinde oyunlar oynadığı, ışıklar saçan bir gölet. Karın üzerinde rota sonuna doğru ilerlerken, geriye dönüp gözlerimi kısarak baktım beyazlığa ve ardındaki yeşile.
Çamlıdere - Avdan Köyü - Çamkoru -Tabiat Parkı Gezis

John Donne “ İnsanları değiştiremezsin/ Onlara yalnızca biraz sevgi verip / Almalarını ümit edebilirsin” demiş. Oysa ki doğa öyle mi? Benim gibi buralara yolu düşen insanlara sevginin özünü duyumsatıyor. Belki de biraz sevgiyle insanların özü anlamasını kolaylaştırabiliriz, tanısak da, tanımasak da…

Yol Arkadaşım Grubu’nun lideri Aytekin Gültekin’e ve ekip arkadaşı Dilek Gültekin’e bu masalsı yürüyüş için teşekkür ederim. İçinde gökyüzünün, ağaçların, kayaların olduğu bir yaşama duyulan özlemle bir yanıp bir sönerek gün batımında kente dönüyoruz. Dudağımızın kenarında kalan, belli belirsiz bir gülümsemenin iziyle…

Demet GÜNGÖR 

Cevap bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir