imgelem KİTAPLAR BİR KİTABIN YAZILIŞ ÖYKÜSÜ

BİR KİTABIN YAZILIŞ ÖYKÜSÜ

BEN MUSTAFA KEMAL adlı kitabım 36. basıma ulaştı. Vakti zamanında tanıtıma ve reklama daha çok yer veren başka bir yayınevinde yayımlanmış olsaydı, eminim 100. basıma ulaşırdı. Bu kitabımla ilgili olarak -hiç abartmadan söylüyorum- yüzlerce okula konuk edildim, imza ve söyleşi günlerine katıldım. Konuk edildiğim okullarda kimi öğrenciler bu kitabın yazılış öyküsünü merak ettiler; anlattım. Şimdi izninizle sizlere de burada anlatmak istiyorum.

BEN MUSTAFA KEMAL, gazetenin birinin kıyısında rastladığım küçücük bir haber üzerine yazıldı. Haber aşağı yukarı şöyleydi: Ülkelerin birinde (İsrail olabilir, şimdi hatırlamıyorum) kuruluşlarının bilmem kaçıncı kutlamaları hazırlıkları yapılıyormuş. Yoksul bir köylü, çarşıya gidip kallavi bir kireç kayası alıp teneke içinde söndürmüş ve bahçe duvarının sokağa bakan tarafını bigüzel badanalamış. Tanık olan komşusu, bunu neden yaptığını sormuş. O da, “Ülkemizin kuruluş kutlamaları için herkes bir şeyler yapıyor, ben de bunu yapıyorum işte!” demiş. Bunun üzerine komşusu, “Ver o fırçayı, ben de yapayım,” demiş ve onu da gören ötekileri filan derken o köydeki bütün her yer bembeyaz, tertemiz olmuş.

Bu küçücük haberden etkilendim. Sevmek böyle bir şey, dedim kendi kendime. Seviyorsan emek vermelisin, bunu davranışlarınla göstermelisin. Derken, Cumhuriyetimizin 75. yılı etkinliklerinin hazırlıkları kamuoyuna yayıldı. Ben ne yapabilirim, diye düşündüm, bir yazar olarak ne yapabilirim?

Bilirsiniz: Mustafa Kemal Atatürk’ü hep birileri anlatmıştır, yaşamı boyunca ya da bir kısmında yanında yöresinde olanlar… Oysa, dedim kendi kendime, onunla birlikte bir masanın iki yanında otursak, birlikte birer ikişer çay filan içsek ve o bana kendi yaşamını kendi anlatsa, nasıl olur acaba? Sözgelimi, bana beni sorsanız, “1955
yılında Manisa’da bir esnaf ailesinin çocuğu olarak doğdum,” diye başlarım ve gerisini bir biçimde getiririm. Peki, Atatürk bizzat anlatsa nasıl anlatırdı. Şöyle basit, anlaşılır, yalın bir dille…

1997’yi 1998’e bağlayan kış aylarında oturup yazdım. Adlarını vermeyeyim, iki yayınevi dosyamı herhangi bir gerekçe göstermeden kabul etmedi. O sırada TC Kültür Bakanlığı’nın 75. Yıl nedeniyle bir yarışma açmıştı; oraya gönderdim. Başarı ödülü aldı. Bunun üzerine, kitabın yazılış macerasına yakından tanık olan Ercan Kitabevi dosyama talip oldu ve basıp yayımladı. Aynı yıl içinde kitabı henüz kurulmakta olan Bulut Yayınları istedi. Hali hazırda kitabın bütün yayın hakları -22 yıl!- aynı yayınevinde ve birkaç ay önce 36. basımını yaptı.

BEN MUSTAFA KEMAL bugün artık onlarca okulda tıpkı bir ders kitabı gibi okutulmakta ve incelenmektedir. Kitap artık yalnız benim değil, herkesindir.

Cevap bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir