imgelem DENEME “AŞKLAR DA BAKIM İSTİYOR /…”

“AŞKLAR DA BAKIM İSTİYOR /…”

imgelem’ın sadık okurları gerisini getirmiştir bile: “Öğrenemedin gitti.” Öyledir: Birçok aşk, ya da dostluk gerisini getiremeyenler yüzünden biter gider. Hele zamanımızın aşkları! Sizi bilmem ama bizim kuşak zamane ‘aşk’larına çoğu kez müstehzi bir ifadeyle bakıyor ve -yazık ki!- haklı çıkıyor.

İlkgençlik yıllarımda Manisa’dan İzmir’e giderken Sabuncubeli mevkiinde yol kıyısındaki bir levha dikkatimi çekerdi. Levhada “Dostluk bir yeşil yapraktır” yazıyordu. Ben bu sözün gerisini şöyle tamamlardım aklımca: “Öyleyse onun her zaman diri ve yeşil kalmasını istiyorsan çapasını, ilaçlamasını, kısacası her türlü bakımını zamanında ve doğru yapmalısın.” Şimdi siz “dostluk sözcüğünü çıkarıp rahatlıkla “aşk” sözcüğünü koyun ve öyle okuyun. Cemal Süreya’ya hak vermez misiniz? Evet, aşklar da yeşil bir dal, ya da yapraktır ve bakımını mutlaka yapmak gerekir.

Bakım derken… Nedir bakımını yapmak yaşanan bir aşkın, dostluğun, arkadaşlığın? Daha en baştan “Nasıl olsa bitecek!” deyip akışına bırakmak mıdır? Doğal görünme kaygısıyla belli bir mesafede durmak mıdır? Ya da sürekli kompliman yapmak, şımartmak/şımarmak mıdır?

Bugün artık çok uzak gerilerde kalan aşkları hatırladığımda sevgiyi bitiren nedenlerin başında iki tarafın da aşklarını yaşama dair kültürle beslemek yerine gereğinden fazla sorguladıklarını görüyorum. Eğer iki tarafta da yaşam bilgisi yoksa ya da yeterince gelişmemişse her şeyin bitmesi kaçınılmazdır. Fazla naz âşık usandırır, boşuna söylenmiş söz değildir. Tıpkısı: Sürekli didiklenen, gereğinden fazla sorguya çekilen aşkların da çabucak bitmesi kimseyi şaşırtmamalıdır.

Yıllar önce, İnkılap Kitabevi standında yakınlarda ölen Haydar Dümen’le yan yana olduk. Önümüz sıra gelip geçenlerin ona gülümseyerek bakması dikkatinden kaçmamış. Bana dönüp “Neden gülüyorlar, biliyor musun?” diye sordu. Omuzlarımı kaldırıp indirdim. Nereden bilebilirdim ki! Sorusunu kendi yanıtladı: “Çünkü bana baktıklarında kendilerini çıplak görüyorlar.” Hâlâ çok düşündürücü bulurum.

S. Freud mu söylemiş? “İki kişi evlenir, dört kişi sevişir,” diye. Bu da öyle.

Schopenhauer’a bakılırsa aşk dediğimiz o fırtına “güzelliğin aracılığıyla çoğalma arzusudur.” Çünkü der düşünürümüz, insan akıllı olduğu için doğa kendini sürdürmek amacıyla muhteşem bir senaryo yazmıştır ve onun adı aşktır.

Aşkın ömrü üç yıldır, diyen mi aramazsınız, “Aşk, insanın evrendeki mutlak yalnızlığını bölüşme arzusudur” diyen mi?

Ben çetin dostluklardan yanayımdır. Aşktan korkarım. Dostluk daha iyi.

Cevap bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir