Irkçılık Hakkında Kısa Bir Yazı: Ekonomik Bunalımları Gizlemek İçin En Kolay Oyun
Irkçılık Nedir?
Irkçılık, dünya üzerine yayılmış farklı insan ırkları arasında bulunan biyolojik farklılıkları öne sürerek, ırk üstünlüğünü (kendi ırkının başka ırklara göre üstün olduğu düşüncesi) savunan anlayıştır. Irkçılıkta başka ırklara hükmetmek ve ayrıcalıklı olmak bir hak olarak görülür. Her ne kadar felsefi bir akım gibi gözükse de ağır ekonomik koşullar nedeniyle ortaya çıkan ırkçılığın var olma sebebi de bu şartlara bağlıdır.
Dünyadaki büyük savaşların altında yatan gerçeğin küresel ekonomik çıkmazlar ve pazar savaşları olduğu bilinmektedir. Bu süreçler, dinsel ve etnik ayrımcılık temelli olarak başlayıp daha genel bir ırkçılıkla sonuçlanmaktadır. Irkçılık ise insanlığın faydasına olmayan bir durumdur. Esasen ırkçılığın tanınmış simalarının kendi ırksal ve dinsel sorunlarıyla baş edemeyen kişiler olduğu bilinmektedir. Psikolojik sorunlu insanlar, ırkçılık rüzgarını estirmeye yeterli enerjiyi kolayca bulurlar. Keza işsizlik ve sefaletle mücadele gücü ve morali kalmamış kitleler ciddi bir potansiyeli açığa çıkartacak boyuta ve olgunluğa erişmiştir.
Son zamanlarda Müslümanlık karşıtlığıyla ünlenen, Almanya Merkez Bankası Yönetim Kurulu Üyesi Sarrazin’in, parti kurması halinde yüzde 18’inden oy alabileceği söylenirken bu tahminin gerçekçi temelleri olduğunu da anlayabiliyoruz. Benzer şekilde Ortadaoğu ve bazı Afrika ülkelerinde yükselen dinsel radikalizmin nedenleri de ekonomik temele dayanmaktadır.
Irkçılık, ırklara veya etnik diğer oluşumlara dayalı bir ayrımcılıktır. Bu nedenle insanlığın ortak düşmanıdır. Tarihte ırkçılığın çok büyük tahribatları olmuştur. Gelmiş geçmiş en acımasız ırkçılar, Hitler ve Mussolini’dir. Hitler’in liderliğini yaptığı Nazi akımı yüzünden başta Almanya olmak üzere bir çok ülkede çok büyük kıyımlar olmuştur. Yakın zamanda Sırp milliyetçilerinin (aşırı milliyetçi, ırkçı) Boşnak halkına karşı yürüttüğü soykırım da tarihe utanç olarak kazınmıştır.
Tüm bu buhran dönemlerinde dünya genelinde aydınların tavrı giderek zayıflamaktadır. Yükselen ırkçılık dalgalarının neden ve sonuçlarını kestirmek aydının temel görevidir. Bu yaklaşımlarını en zor koşullarda insanlıkla paylaşmaları gerekmektedir. Bu gün ülkemiz dahil bir çok ülkede aydın diye anılan kişilerin yeterince popülerleştirildiği, gerçek aydınlarının ise medyanın görmezden gelme ve gündemden düşürme taktikleri sayesinde halklarla buluşmasında sıkıntı yaşadıkları bilinmektedir.
Irkçılığa karşı durmak, gerçek insanların görevidir.