her sabah
yanaklarına günaydın bırakılıp
pencereden yağmur
ve toprak kokusu alınıyorsa içeri
çiçeklere su
böceklere selam veriliyorsa
dünyaya açıldığın gözlerden
doğuyorsa güneş
sıcağı anlarsın akdeniz’de
soğuksa ısıtırsın aklından geçenleri
martla ekimin aynılığında
sevginin mevsimsizliğini anlarsın
dim çay’ının sesini
içinden geçiyor gibi duyar
sabahın akşamdan kalan huzurunda
düşgeleni düşlenen yaparsın
tüketilen yürekle iç çeker
teninden alıp canına verir
her canın yuvadan uçtuğunda
peşinden eriyip akmayı anlarsın
duman altında kalan ateşin
açılmaya hazır endorfin
ve cüce mutluluk
büyür de
sığmazsa için içine
hiç şaşırma anne
sen de yüreğinin büyüklüğünü anlarsın
Muharrem YILMAZ