- Ursula K. Le Guin’den ZİHİNDE BİR DALGA - 22 Şubat 2023
- “BORGES’İN EVİNDE” - 13 Şubat 2023
- AYKIRI BİR KALEM: JOSE SARAMAGO - 11 Kasım 2022
Ölümünden kısa süre önceydi…
Florance Nightingale’den yeni taburcu edilmişti ve son yürek vurgununu da savuşturmuş olmanın sevincini yaşıyordu.
Vakıf’tan arayıp geçmiş olsun dileklerimi ilettim.
“Ben çok iyiyim” dedikten sonra hemen yeni tasarısını anlatmaya başladı:
“Şimdi önemli bir tasarımı gerçekleştirmek için kolları sıvadım. Gece gündüz deliler gibi çalışıyorum. Bugünlerde, eskisinden daha sıkı çalışma isteği var içimde. Bütün enerjimi, köktendinciliğe karşı uluslararası bir konferans toplanması için harcıyorum. Köktendincilik, yalnızca Türkiye’nin sorunu değil. Bu çılgınlık bütün dünya için büyük bir tehlike oluşturuyor. O nedenle konferansın uluslararası nitelikte olmasını istiyorum. Konferansa yalnızca Batı’dan değil, İslam ülkelerinden de düşünür ve bilim adamlarını çağıracağım. ABD’den, Almanya’dan, Fransa’dan, İsveç’ten, Cezayir’den, Irak’tan, Suriye’den konuşmacılar gelecek. Köktendinciliğin bütün boyutlarıyla ve bilimsel olarak irdelenmesi gerekiyor. Bu konferansın Türkiye’de yapılmasını çok istiyorum. Ama hükümet izin vermezse konferansı bir başka ülkede de olsa mutlaka gerçekleştireceğim. O zaman da Türkiye’yi yönetenlerin gerçek yüzü ortaya çıkacak… Ben, her şeye karşın bu toplantının Türkiye’de yapılacağına inanmak istiyorum…”
“Geçmiş olsun” demek için telefon açtığım Aziz Nesin, sayrılarevinden yeni çıkmış olmasına karşın, sağlık durumuna aldırmadan, büyük bir coşkuyla yeni tasarısını anlatıyordu…
* * *
Nesin usta, kafasına koyduğunu yapan bir adamdı… Hiçbir güç, onu düşüncelerinden vazgeçiremezdi. Nitekim bu konuşmanın üzerinden birkaç gün geçmeden, Aziz Nesin, çok önemsediği yeni tasarısını yaşama geçirmek için ilk adımı attı. 30 Haziran l995 günü, İstanbul’daki Basın Müzesi salonunda dostlarıyla bir basın toplantısı düzenleyerek, “Köktendinciliğe Karşı Uluslararası Konferans” girişiminin amacını açıkladı; bütün laik çevreleri bu önemli etkinliğe omuz vermeye çağırdı…
Ne yazık ki bu toplantıdan bir hafta sonra Aziz Nesin’i yitirdik.
Onun beklenmedik ölümü, “uluslararası konferans” tasarısının gerçekleşmesini bir süre geciktirdi.
Ama Nesin Vakfı ve “Onbinler A.Ş.” çevresindeki dostları, Aziz Nesin’in bu özlemini ve “vasiyet”ini unutmadılar…
Konferans için çeşitli toplantılar yapıldı. Bu toplantılara odalardan, sendikalardan, basın-yayın kuruluşlarından, üniversitelerden, siyasal partilerden, çeşitli meslek örgütlerinden temsilciler katıldı. Katılımcılar arasından konferansın Düzenleme ve Yürütme Kurulları oluşturuldu. Yaklaşık iki yıl süren bu çalışmaların sonunda, duyarlı kesimlerin katkıları ve bir avuç gönüllünün özverili çabasıyla “Köktendinciliğe Karşı Uluslararası Aydınlanma Konferansı”, 20-22 Mart l997 günlerinde Ankara’da yapıldı.
Böylece Aziz Nesin’in en büyük düşlerinden biri daha gerçekleşmiş oldu.
Üstelik onun yokluğunda ve de çok önem verdiği bir sivil girişim eliyle…
* * *-
Bu konferans öncesinde şeriatçı basın yine boş durmadı…
Liberal gazeteler, başkentte yapılan bu önemli toplantıya ilgisiz kalırken, köktendinci İslamcıların yayın organı Akit, her zamanki kışkırtıcı tutumuyla konferansı baltalamaya çalıştı. l9 Mart l997 günlü Akit’in manşetinde, “Uyarıyoruz” başlıklı provokatif bir haber yer aldı. Haberde, konferansın “Müslümanlara sövme toplantısı” olacağı belirtilerek şu “kehanet”te bulunuluyordu:
“Konferansı düzenleyen isimlerin ‘sol tüfekler’ olması (bu deyimi de yeni işitiyoruz!) ve davet edilen kişilerin de belli dünya görüşünü, misyonunu taşıyan insanlar olması, konferansın, İslam dinini yerden yere vurmak için düzenlendiğini gösteriyor.”
Oysa Düzenleme Kurulu’nun, konferansın içeriğine ilişkin açıklaması, bu çarpıtmanın yersizliğini ortaya koyuyor. İşte size o açıklamadan birkaç satır:
“Bu konferans köktendinciliğe karşı bir tepki toplantısı değildir. Tersine, insanlığın gündemine yerleşen yakıcı bir sorunu bilimsel olarak sorgulamayı ve insanlığa ışık tutmayı amaçlamaktadır. Bu nedenle konferansın adı, Yürütme Kurulu toplantılarında yapılan tartışmalar sonucunda, ‘Köktendinciliğe Karşı Aydınlanma Konferansı’ olarak belirlenmiştir.”
Tabii, gerçek ne kadar yalın olursa olsun, önyargılı köktendincilerimiz, bildiklerini döne döne okumayı sürdüreceklerdi!
Çünkü onlar kafayı laiklere takmıştı bir kez!
Öte yandan liberal tayfanın, laik duyarlığı yüksek olan kadınları “Laikçi Teyzeler” diye alaya alması da Cumhuriyet karşıtlarının ekmeğine yağ sürüyordu.
İşte bu aymazlık ortamında Türkiye bugünlere geldi.
Artık başımızda şeriat özlemcisi bir iktidar var.
Harp Okulları’na girişte “irticai faaliyetlere karışmamış olmak” koşulunun bile kaldırıldığı günlerden geçiyoruz!
Makam otomobili ve üniformasıyla tarikat ayinine giden “Cüppeli Amiral”imizin basındaki fotoğraflarını gördükten sonra “İmam’ın Ordusu” geri mi dönüyor diye sormadan edemiyor insan.
Sevgili Aziz Nesin’in “Köktendinciliğe Karşı Konferans” düşü 24 yıl önce gerçekleşti ama “köktendinci tehlike” bugün çok daha yakınımızda!
Ne demişti Aziz Nesin?
“Köktendincilik, yalnızca Türkiye’nin sorunu değil. Bu çılgınlık bütün dünya için büyük bir tehlike oluşturuyor.”
Bu büyük tehlikeye karşı savaşımın ön sıralarında ise yine kadınlar, genç kızlar ve “laikçi teyzeler” var! Umudumuz onlarda!