Attila József yoksul bir ailenin çocuğuydu, iki kardeşi vardı. Babası sabuncu, annesi ise hizmetçiydi… Macar şair, çocukluğundan başlayarak tüm yaşamı boyunca zorluklarla mücadele etti. Babası evi terk edip Amerika’ya kaçtığında Jozsef daha üç yaşındaydı. Artık onun iç dünyasını sarsan ve imgelem dünyasını derinden etkileyecek olan annesi vardı… Jozsef, annesinin çocuklarına bakmak için insanüstü bir çabayla çalışmasına ve sonunda yorgunluktan hasta düşmesine tanık olacak kadar bahtsız bir çocuktu…
Ağlamak için çok geç şimdi;
Annemi uçuşan kır saçlarıyla
Görüyorum gökyüzü sonsuzluğunda
Göğün suyuna katarken çivitini…”
Ataol BEHRAMOĞLU tarafından çevrilen ‘Anne’ şiirinde olduğu gibi Jozsef, böyle yürek yakan dizeler yazdı. Esasen Attila József’in şiirinini besleyen, tam olarak yaşadıklarıdır. Keza ona esin kaynağı olan her şey, kendi yaşamının merkezinde bulunuyordu. Çocukluğundan başlayarak tüm hayatını saran zorluklara karşı verdiği mücadele, hem ekonomik zorluklar hem de sağlığı onun şiirinde sızlayan gerçeklerdi…
Büyük şair, annesinin hastalanması ile birlikte Macar Çocuk Esirgeme Derneği tarafından bir aileye evlatlık olarak verilir… Bu aile ona domuz çobanlığı yaptıracak, adını değiştirecek ve ona ‘Pista’ diye seslenecektir…
Attila József’in Anne Sevgisi, Onun Şiirinin Kaynakçasıdır
A. József şiirinde baştan sonra hep aynı kaynakçaya başvuru vardır, anne!.. Ünlü aşk şiiri Ode’deki
“Seni seviyorum, çocuk nasıl severse annesini,
suskun sarnıçlar nasıl severse derinliklerini,“
dizeleri de Toplumcu Gerçekçi şiirinin önemli örneği olan Flora’daki;
“Bir köye nasıl okul, elektrik
Su, taştan evler gerekliyse
Çocuk nasıl gereksenirse oyuncaklara
Isıtan bir sevgiye;”
dizeleri de aynı duyarlılığı işaret eder. Flora şiirindeki anne imgesi, ‘ısıtan bir sevgiyle’ dizesiyle güneş gibi parlıyor…
Attila Jozef, sevgili annesine 7 yaşında kavuşur. Annesinin ölümüne kadar yanında kalır ve eve katkı sağlamak için çeşitli işlerde çalışır. Bu işler arasında sinemalarda su satmak da vardır. Ne yazık ki bu durum ancak 7 yıl sürer. Attila József 14 yaşında iken yaşamının ve şiirinin merkezindeki insanı, sevgili annesini kaybeder…
Attila József bir şizofrendir. Hayatı boyunca bir çok kez ölmeyi deneyen şairin, ilk başarısız intihar girişimi 9 yaşında olmuştur…
“İyi nedir kötü nedir düşünmüyorum
Çalışırım, acı çekerim: yaşamım bu.”
Yaşamanın tam ortasında, hem bireysel hem toplumsal yükleri kendisinde barındıran bir şairdir. Acının kendisinde, köklerinin ise dışarıda olduğunun gerçek, yaşayan bir tanığıdır…
İlk şiirleri yerel gazetelerde yayımlanır. Macaristan’ın o dönemdeki en önemli edebiyat dergisi olan ‘Nyugat’ da şiirleri çıkmaya başlar. İlk şiir kitabı “Güzellik Dilencisi”ni yayımladığında daha 17 yaşındadır. Kitapta yer alan ‘Baş Kaldıran İsa’ şiirinde Tanrı’ya hakaret ettiği gerekçesiyle hakkında dava açılır. Liseyi dışarıdan bitirerek, üniversitede edebiyat ve felsefe derslerine devam etmeye başlar.
“Haykıran Ben Değilim” ikinci kitabı olacaktır. Kitap yayımlandığında 20 yaşındadır. Kitaptaki devrimci bir şiir (Temiz Yürek) yüzünden okuldan uzaklaştırılır. Okuldan uzaklaştırılmasının asıl nedeni ise yükselen faşizmle birlikte onun kitabının devrimci olarak değerlendirilmesidir…
Attila József, Budapeşte Üniversitesi’nde okurken çok zengin bir ailenin kızı olan Marto Vago ile tanışır, ona aşık olur. Bu aşk; Jozsef’in zaten uygun olmayan ruhsal durumunu daha da ağırlaştırmıştır. Aralarında derin bir sınıfsal fark vardır ve Marto Vago ile olan aşkı Jozef’in, uzun bir süre hastanede gözetim altında kalmasına neden olacaktır.
Sadece Macaristan değil, dünya şiir tarihi için önemli olan Attila József, faşizmin ağırlığını hissettirdiği 1930’lu yıllarda Macaristan Komünist Partisi’ne üye olur ve parti çalışmalarında etkin rol üstlenir… Bir süre sonra parti ile aralarında düşünsel farklılıklar ortaya çıkar ve partiden uzaklaştırılır. Belki de son iki yapıtında belirgince ortaya koyacağı insancıl sosyalizm ve tüm demokratik güçlerle ittifak fikri bu ayrılığın asıl nedenidir.
Şiirleri, başta Fransız seçkin edebiyat dergileri olmak üzere bir çok ülkede yayımlanmaya başlamıştır. 1922 yılında yayımlanan Güzellik Dilencisi, 1924’te Bağırmamalıyım adlı yapıtlarını 1929’da yayımlanan Ne Babam Var Ne Anam takip etmiştir. Kökleri Kesmek (1930) ve Yaz Geceleri(1931) kitabını, son iki kitabı olan Ayıların Dansı (1934) ve Çok Acı Veriyor (1936) izleyecektir…
Attila József’in Ölümü
1935 yılında bir kez daha hastaneye kaldırılır. Şizofreni teşhisi koyulan Jozsef, daha önce defalarca deneyip başarısız olduğu girişiminde ne yazık ki başarılı olur. 1937 yılında kendini bir trenin altına atarak intihar eder… Kimilerine göre ise bu bir kazadır…
“Ne anam var, ne babam.
Ne yurdum var, ne tanrım.
Ne beşiğim var, ne kefenim.
Ne sevgilim, ne aşkım, ne evim barkım”
Diyen Temiz Yürekle’nin şairi ülkemizde çok büyük ilgi görmüş ve görmeye devam etmektedir. Diyebiliriz ki József’in etkisinde kalmayan Türk şairi bulmak zordur… Sadece poetik özelliği değil toplumsal duyarlılığı ve yaşam biçim, psikolojik sorunları ile cebelleşmesi bu ilgiyi destekleyen önemli etkenlerdir. En ünlü şiirlerinden olan Ode’den daha çok Türkiye’de; Anne, Flora, Haykıran Ben Değilim, Sevgilim Ne Zaman Sokaktan Geçse ve Tertemiz Yürek adlı şiirleri bilinir…
Şiirleri, A. KADİR – Asım BEZİRCİ, İlhan BERK, Ataol BEHRAMOĞLU ve Kemal ÖZER gibi ünlü şairlerimiz tarafından çevrilmiştir.
Şahbender KORKMAZ
Kaynaklar:
https://en.wikipedia.org/wiki/Attila_József
Temiz Yürekle, Attila Jozsef, Çeviren: Kemal Özer, Broy Yayınları,İstanbul, 1986