Sancılarını örtsem o yasaklı geceye
Göç eden üveyiklerden tutup getirsem
Yeşilden bir kapı açsam yüzüne
Senin dudağında hâlâ nisan
Aylardan haziran olsa
Ağıt yüklü yurtla öpsen beni
Geçip beyaz elbisenle uzansan yatağa
Çağlayan nehir gibi göğsümde uyusan
Nar rengi mutluluk sarksa perdelerden
Islak saçların yüzüme yağsa
Suçumuz sevişmek de hayın dilinde
Yoksa bütün çocuklardan utanırım
Akşama varmadan sokağı bassa rüzgâr
Dallardan bütün kuşlar havalansa
Bileklerimizde rehin günlerinin izi
Penceremize yakın bir güz
Unutulmuş vakitlerdeyiz üstelik
Biz durmadan kendimize koşsak
Eyy…ömrüne kelepçeli olan
Yüreğimdeki kayıp ses
Soluğu hüzün çocuk
Çık ölü kuyularından
Yitik her yerde sürgün değil
Bekle akşam türkülerini
Gül açar bir bahar
Resmini çizersin
Üşüme diye …yüreğimi bıraktım sana
Döndü Açıkgöz