Muharrem YILMAZ
Müzik, sesin biçim ve devinim kazanmış halidir. Sesin müzik olarak kabul edilmesi için duyguya etki yapması gerekir. Bu yönüyle sanat dalları içinde en etkileyicisi olan müzik, en basit melodiden en karmaşık parçalara kadar çok çeşitli türleri kapsar. Biçimi ne olursa olsun, her türlü müzik kendine özgü, bir etki yaratır. Dönem, bölge, kültürel yapı bu etkileşimde önemlidir. Doğumdan önce, doğumda ve büyüyüp gelişirken bir ritm içindedir insan. Damardaki ses, kalbin ilk atış sesi, rüzgar sesi, su sesi, kuş sesi, anne sesi… Hepsinin ritmi vardır ve müziğin temelinde rol alırlar. Siyasal yapılar, sınıfsal ayrışmalar da müziğe yansımaktadır. Çağdaş Batı müziğinde ortaya çıkan çok farklı müzik akımları, ortak bir tanımı büyük ölçüde zorlaştırmaktadır. İletişim araçlarının yaygın kullanımı sonucu ortak müzik dudyarlılığının oluşmaya başladığınıda görmekteyiz. Müzikte dört ana unsur vardır; diklik, yoğunluk, süre ve tını. Diklik, bir sesin ne kadar ‘tiz’ ya da ‘pes’ olduğunu yoğunluk, bir sesin gürlüğünü, süre, bir sesin ne kadar sürdüğünü, tını, bir sesin rengini ifade eder, Tını, dört özellik içinde en karmaşık olan özelliktir. Akustik olarak tını, sesin harmonik yapısına bağlı olarak değişir. Ünlü Alman filozof Nıetzche, müziği şöyle yorumluyor; “Müziğin verdiği heyecanın temelinde görüntü imgelemini ve duyguları harekete geçirme gücü vardır ve bu müziğin insan üzerindeki büyüleme gücünün gerekli öğelerinden biridir”.
Müziğin verdiği heyecanın yanında, uzaktan izleme isteği de vardır. Yapısıyla insanı etkileme gücü en yüksek olan sanattır müzik….