Geçmiş’ten kısaca…
Urfa… Nuh tufanı ve Urfa, diğer adlarıyla Roha, Reha…
Semud kavminden Rohay adında bir hükümdar tarafından kurulduğu belirtilen Urfa Nuh tufanından sonra kurulan eski kentlerden biridir.
Urfa’nın havası ve suyu için buraya yerleşen bugüne değin ulaşan hazreti İbrahim’i ateşe atan Nemrud’tur. Hazreti İsa’nın burada (Kayser’in yönetimindeyken) bir kiliseye indiğinden dolayı Dir-i Mesih de denir. Havarilerin İncil’i burada hazin bir sesle okuduğunu, bu yüzden de bu makama Rehavi denildiğini belirtiyor, Evliya Çelebi.
Seyahatname’de Urfa’nın Rumlardan Emeviler’e geçişin Muaviye zamanında olduğunu Abbasiler’den me’mun bu kente gelerek İbrahim Halil türbesini onarttığını yazıyor.
Urfa, Kerkük, Suruc ve…
“Urfa eyaleti sancaktır:Cemasi sancağı;Habur sancağı, Kıble tarafında üç konaklık çöl içeri Habur nehri vardır ki Kerkük’ten geçer ve Murad’a kavuşur; Dicle sancağı kıblesine düşer, beş konak içeri çölde ve Fırat kenarındadır;Beni Rebia sancağı kıble tarafında, Baka çölünde beş menzil yerdir; suruc sancağı kıblesinde olup, çölde bir konaktır;Baka sancağı Urfa’dan dört konak içeri çölde harab bir yerdir…”
Süleyman Han zamanında harab olarak sözü edilen Baka sancak merkezidir. Evliya Çelebi’nin ‘Seyahatnama’yi yazdığı yıllarda sancak merkezi Urfa’dır.
Evliya Çelebi birkaç subaşılığından söz ediyor.Bunlar:Şehir subaşılığı, Baka subaşılığı, Samsad subaşılığı gibi. Üç yüz akçelik kadılık olan Urfa kadılığı Evliya Çelebi’inin akrabası Kütahyalı Fırakizade‘ye beş yüz akçe mevleviyet ile ihsan olunuyor. Yılda kadısına yedi bin kuruş gelir olduğunu belirtiyor, ünlü gezginimiz.
Çarşı pazar
Evliya Çelebi Seyahatname’de dört mevsimin yaşandığını söylediği, yazı yaz kışı kış dediği Urfa ve çevresi hakkında oldukça ayrıntılı bilgi veriyor. Verilen bilgilerin bir bölümünü de Urfa’nın çarşı ve pazarları oluşturuyor.
Evliya Çelebi ‘Seyahatname’sinde Urfa’da iki bedestan ve tam dört yüz dükkan olduğunu yazıyor. Değerli eşyaların her zaman bulunduğunu belirten Çelebi, buna karşın kente göre çarşı ve pazarı daha az önemsediğini belirtiyor.
Yapıtta, Türkmenler ve Kürtler kendi dillerini konuşur dediği kentteki iki bedestandan ilkinin üç adet demir kapısı olan Tayyaroğlu Ahmet Paşa tarafından yapıldığını, öteki ise eski kağir yapı bir bedestan olduğu belirtiliyor.
Kentin içinde ve dışında benzersiz su değirmenleri olduğu belirtiliyor, ‘Seyahatname’de.
Mustafa ASLAN