Ahmet Özer’in 30. Kitabı Haziran’da Çıkıyor
Güneşi Alnında Taşıyan Gazeteci-Şair
Ömer Turan Eyuboğlu
İsim Yayınları, Biyografi, Ankara, Haziran 2012, 496 sayfa
Arka kapak yazısından
Gençlikte Duran Hayat
“Gençölmek”… Şair Ergin Günçe’nin bir şiirinin adıydı. Bu kavramın içine insanı boylu boyunca düşündüren neler sığmaz ki… Cemal Süreya’nın dizeleriyle “üstü kalsın” diyerek dünyaya veda edip kâinatla kucaklaşanların sayısı hiç de az değildir. Ömer Turan Eyuboğlu da bunlardan biriydi. Gencecik yaşına karşın yüzlerce kitabın iç dünyasına yolculuk yaptı, binlerce dizeyle savruldu, okudu, araştırdı, inceledi yazdı. Kimliğini, basın ve sanat alanındaki emeğiyle bütünleştirdi. Saygın bir gazeteci özgün bir şair olarak tanındı. Sağlık koşulları elverseydi kim bilir neler yapacak, neler yazacaktı. Önemli olan yaşadığı sürede pek çok ürüne imza atabilmiş olmasıydı. Ömer Turan, ilerde kendini yazacaklara kolaylık olsun diye binlerce günce tuttu, yaşamının pek çok anını nota dönüştürdü. O notlar olmasaydı, bu yapıtı bu denli kolay oluşturamazdık. Üzerine yazdığım pek çok yazıda, onun olmazı olura dönüştüren emeğini dile getirmeye çalışmışımdır. Onunla ilgili onca yazının gazete ve dergilerde kalmasının verdiği rahatsızlık, bugün mutluluğa dönüşüyor. Ondan kalanların pek çoğunu bir araya getirmenin heyecanı içindeyim. Kitaba alınanlar kadar alınamayan birçok yazı ve şiirin de olduğunu vurgulamak isterim. Benim görebildiklerimin dışında kim bilir yitip giden ne denli ürünü olmuştur. Yayımlananlara bakıldığında emeğinin büyüklüğü insanı şaşırtıyor. Ömer Turan Eyuboğlu, yazdıklarıyla, yayımladıklarıyla yaşamımızı ışıttığı kadar, genç kalmayı da sürdürüyor. Örnek yaşamıyla kucaklaşarak geçen yıllarımın içinden ona içten sevgilerimi sunuyorum.
Kitabın “Önsöz”ünden…
Basın ve Sanata Adanan Bir Ömür
Ahmet Özer
Ömer Turan Eyuboğlu bir şair, bir gazeteciydi. Öğretmen Ali Ulvi Bey’in oğlu; şair, dergi yönetmeni, ilköğretim müfettişi Hüseyin Avni Bey’in yeğeniydi.-
Ömer Turan Eyuboğlu, kendisinin de içinde yer aldığı geniş bir ailenin soyadını taşıdı, değerlerinin damarına bağlanmayı erdem bildi. Sabahattin Eyuboğlu, Bedri Rahmi Eyuboğlu, İsmet Zeki Eyuboğlu, Mualla Eyuboğlu, Cemal Reşit Eyuboğlu, Osman Nuri Eyuboğlu, Ertuğrul Kemal Eyuboğlu… gibi değerlerimiz, ülkemiz insanının her alanda yetişmesinde büyük görevler üstlendi, açtıkları yol izleyenlerine ışık tuttu. Ömer Turan Eyuboğlu doğru bildiği yolda yalnız da olsa yürümesini bildi. Babasının öğretmenlik yaptığı köyde, Olasa (Bahçekaya)’da doğan Ömer Turan Eyuboğlu, burada üç yıllık ilkokul öğreniminin ardından Trabzon merkez’deki Yeni Okul (Yavuz Selim İlköğretim Okulu)’dan mezun oldu. Öğrenim görebileceği tek yer Trabzon Lisesi’ydi.
Kavak Meydan’da Mektebi Mülki İdadi olarak kurulan, ardından Sultani olarak nitelenen sonrasında “Trabzon Lisesi” adını alarak yüz binlerce öğrenci yetiştiren kurumun kimi öğrencileri, yıllar sonra değişik nedenlerle ana binanın ötesinde kentin üç ayrı yerinde öğrenim gördüler. Ömer Turan Eyuboğlu, 30’lu yılların ikinci yarısında Trabzon Lisesi’nin orta kısmında yeni bir hayata adım attı.
Burada matematik dersinin oluşturduğu engelle babasının erken ölümü öğrencilik yaşamının sonunu getirdi. Döndüğü köyünde yaşadığı iç sızıları onu yoğun okumaların eşiğine getirdi.13 yaşında ilk şiiri yayımlandı. Bu aşamadan sonra kendini yetiştirmenin tek yolunun sürekli okumaktan geçtiğini kavradı. Özellikle dünya klasikleriyle Varlık Yayınları, onun en büyük öğretmeni oldu. Babasıyla amcasının belgeliği, ona kültür gömüsü içinde sanatsal bir damar kazandırdı. Özellikle amcası Hüseyin Avni Bey’in okuduğu kitaplar, çıkardığı dergiler, yazdığı, yayımladığı ürünler, ona sonsuz ufuklar açtı. Amcasından kalanları yayıma hazırlamayı amaçlarken onun Gümüşhane’de görevliyken çıkardığı derginin adını kendi şiir kitabına koydu. Gencecik yaşta ölen amcanın yapıtı –İlk Adım– ad düzeyinde de olsa yaşatılmalıydı.-
1946’da, 19 yaşındaki gencin ilk ve tek şiir kitabı Yeniyol Basımevi’nden okura ulaştı. İlk Adım’ın yayımlanmasına çok sevinen, babasının öğrencisi, doğduğu köyün öğretmeni İsmail Özer’e 6.11.1946 günü imzaladığı kitaba, şu sözleri yazılacaktı: “Güzel Olasa’mızın değerli öğretmeni Bay İsmail Özer Ağabeyimize” 1947’de askerlik görevini yapmak için İstanbul’a gider. İzinleri de içeren üç yıllık süreç İstanbul ve Konya’da geçer. Terhis sonrasında bütün sevdasını tek şeye odaklar: Trabzon basınında bir gazeteye ses olabilmek. Ekonomik zorluklar, kentten kente yapılan yazışmalar, İstanbul’dan vapurla getirilen makineler ve kurulan ortaklık, onu bir gazetenin yönetimine kilitler. Haftada iki gün yayımlanmasına karar verilen Hâkimiyet’in ilk sayısı 1956 yılının 24 Şubat günü okurla buluşur. Gazetenin çıkışını gerektiren ortaklık kısa sürede çözülünce, gazete tümüyle onun omuzlarına yüklenir.
Askerlik sonrası yakın akrabası Temel Eyuboğlu’nun kızı Sakıbe Hanım’la evlenen Ömer Turan Eyuboğlu’nun dört kızı, bir oğlu dünyaya gelir, kızlarından birini çok küçükken yitirir.
Gazetesi Hâkimiyet, siyasal savaşımın organı olduğu kadar, sanata pencere açan saygın bir yayın organıydı da. Ömer Turan Eyuboğlu burada kimi zaman kendi adıyla kimi zaman takma adlarla değişik türde yazılar yayımladı. Yeni şiirlere imza attı. 1956-1960 arasında bir yandan gazetenin sorunlarıyla boğuşurken diğer yandan da ağırlaşan sağlık sorunlarına direnmeye çalıştı. Kimi zaman sanatoryumlarda yattı, kimi zaman evinde dinlenmeye çekildi.
Basın alanındaki emeğiyle özgün işlere imza atabilecek bir yaşta yaşamını yitirdi. Öldüğünde 33 yaşındaydı. Ölümünün 52. yılındayız. Bu kitap erken gidişin bıraktığı hüznü azaltmaya bir kapı aralayabilirse bundan mutluluk duyacağım. Ömer Turan Eyuboğlu, kısacık yaşamına dolan onca birikimin her sayfasını büyük bir sabırla, engin bir kültürle, özgün bir yazı yaşamıyla ve sağlam şiirlerle örmesini bildi.
İstenilen klasik eğitimi görememesine karşın, basın ve sanat dünyasında saygın bir yer tutan Ömer Turan Eyuboğlu üzerine yazdığım pek çok yazının yeterli olmadığını gördüm. Trabzon’da yayımlanan Kuzey Haber gazetesinde ölümünün 25. yıldönümünde 20 günlük bir dizi yazıyla emeğinin önemli bir bölümünü yansıtmaya çalıştım. Şiirlerine yer verdim. Kıyı dergisinin pek çok sayısında, köşe yazıları yazdığım Trabzon Ekspres ile Karadeniz gazetesinde onu ölüm yıldönümlerinde anmayı görev bildim. Bütün bu yapılanların yeterli olmadığını düşündüm. Basındaki emeğini yansıtan belgeler, kültür ve sanat alanında ürettikleri, okuduğu kitaplar, eleştirileri, öyküleri, günceleri bir kitapla bütünleşmeliydi.
1981’den bu yana yaklaşık 31 yıldır yazdığım Ömer Turan Eyuboğlu’nu, bir kitapta anlatmanın sorumluluğu, zor bir işi kotarmanın mutluluğunu da beraberinde getiriyor. Onu tanıyanların azaldığı bir dünyada böyle bir çalışmayla emeğinin yitip gitmeyeceğine inanıyor, anısına saygılar sunuyorum.