imgelem KÜLTÜR VE SANAT Tatar Ramazan’ı Niçin Okumalıyız?

Tatar Ramazan’ı Niçin Okumalıyız?

Kitaplar da insanlar gibidir.  Bazen yakın bir dost, bazen en özel anlara sırdaş bir cümle, bazen aklımızdan çıkmayan imge ve bazen de pencereden baktığımızda göz göze gelmek istediğimiz özel birisi…  Özlenir, aranır, yad edilir…  Usta bir kalemden çıkmış bir roman, tıpkı eski bir tanıdık gibi vakitsiz ziyaret eder insan belleğini. Uzak rüzgarların getirdiği bir koku, haşarı bir çocuğun sesi, sahipsiz bir köpeğin havlaması… Ruhunuzun penceresi, çağrışımlara açık bırakılmışsa roman kahramanları sık sık ziyaret eder sizi.

Bu günlerde en çok İnce Mehmet geliyor ruhumun ziyaretine. Sonra Kerim Korcan’ın Tatar Ramazan’ı… Dün söylediğini bu gün unutanları gördükçe, korku imparatorluğu karşında diz çöküp aman dileyenleri okudukça… Daha çok daha çok hatırlıyorum, tertemiz alnı öpülesi roman kahramanlarını…

Tatar Ramazan’ı önce sinemada sevdik. Kadir İnanır’la… Sonra kesmedi filmi, kitabı alıp okuduk. Kitapla sinema bir olur mu? Olmaz, nice büyük romanlarla, çekilmiş filmlerini karşılaştırdık. Romanın verdiği tadın belki ancak yarısını vermiştir en iyi çekilen sinema filmi. Ben sadece Kelebek filmini romandan daha çok sevmiştim. Nadirdir sanıyorum bu duygu ama Henri Charriere değil de benim için Steve McQueen hak etmişti Papillon (Kelebek) lakabını.
Tatar Ramazan kitap olarak sinema filminin çok üstünde bir yapıt. Hal böyle olunca Tatar Ramazan dizisini bu kıyaslamaya almıyoruz bile. Oysa ki tatar Ramazan Filmi de çok beğeni almıştı. Defalarca izlediğim, vakit bulsam yine izleyebileceğim bir sinema klasiği.

Tatar Ramazan Romanı’ın çeşitli basımları mevcut. “700 Kasaba, 70 Vilayet ve 7 Düvelde Namı Söylendi” Tatra Ramazan. Yakın Plan yayınları tarafından basılmış olan kitabı tekrar tekrar okumaktan sıkılmıyor insan. Yine 2005 te Babil yayınları tarafından da basıldı ve şu an internette bulmak mümkün.

“Tatar Ramazan geliyordu. Bahçede gezinen mahkumlar ağır havayı sezdiler ve ağır ağır duvar diplerine çekilmeye başladılar. Onun ilk geldiği gün gayet güzel hatırlanır. Hava günlük güneşlikti. Ama bugün öyle değil. Boz bulutlar birbirine yaslanarak kurşundan bir tavan yapmışlardı gökyüzüne. Kuşlar geçiyordu arada bir çırpınarak. Bu kurşundan kubbe altında mahpusane bahçesindeki hava ağırdı. Ya yağmur düşecekti yer yer yarılan toprağa veya mahpusane bahçesine kan.”

Korkuya karşı bir isyan, gücün altında ezilmişlere bir umut, zulm edenlere ve hor görenlere karşı bir keskin bıçaktır Tatar Ramazan. Yalın ve hayattan bir kahramandır Ramazan, sahicidir..

Kerim Korcan’da Tatar Ramazan gibidir. Adapazar’ının bir köyünde doğmuştur. Babası fakir bir saat tamircisidir. Kerim, ilkokula Devlet Demiryolları Okulu’nda başlar. Ancak okul hayatı uzun sürmez. Kadro fazlasıdır. Kadro fazlası bir grup çocukla birlikte okuldan çıkarılır. Daha sonra Eskişehir’de yazıldığı ilkokuldan da yoksulluk nedeniyle ayrılacaktır. Marangozluk, Kahveci, dondurmacı, köfteci, kitapçılık ve berber çıraklığı gibi işlerde çalışmıştır. Kitap okumaya o yıllarda başlar. Ailesi ile birlikte İstanbul’a göçtüklerinde ise artık Kerim Korcan’ın okuduğu kitaplar yeni yaşamına yön verecektir. 1938 Yılında 1 Mayıs mitinine katıldığı için gözaltına alınır ve yoğun işkence görür. Askeri isyana teşvik etmekten dolayı 16 arkadaşıyla birlikte yargılanır ve toplam 184 yıl ceza alırlar. Sonrası hapishanler, sürgünler…

Hapishanede başladığı yazma serüveni içerisinde 1969 yılında yazdığı Tatar Ramazan’da vardır. Yapıtlarındaki figürler gerçekçidir. Hayattan koparılmamış, roman sayfalarına zorla monte edilmemişlerdir. Kendi lehçeleriyle konuşurlar, abartısız arı bir dille yazılmış ve sayfalarda ölçüyle duran hikayeleri vardır.

1989’a kadar hem yazar, hem de ceza evlerinde konaklamalar, davalar, soruşturmalar devam eder. ‘Ateşten Köprü’ isimli romanında komünizm propagandası yaptığı iddia edilip, İstanbul DGM’de yargılanır. 1989′da ise beraat eder. Onlarca eseri olan Kerim Korcan, 1990’da kansere yenik düşer.

Kerim Korcan’ın Bıraktığı Eserler:
Linç (Roman), Tatar Ramazan (Öykü), İdamlıklar (Öykü), Ter Adamlar (Roman), Patrona (Roman), Dimitrof Geçiyor (Roman), Canlı Bayraklar (Öykü), Ölüm Pusuda (Öykü), Ateşten Köprü (Anı) Harbiye Kazanı (Anı), Ey Gaziler (Şiir), Acılar Çemberi (Çocuk Romanı), Capon (Çocuk Romanı)

Şahbender Korkmaz