Hayatı deforme etmeyen öyküler mi desem, az sözcükle çok işçilik mi desem, gerçeğin en kestirmeden anlatım mı desem, en kısa hikayenin tadı mı desem…. Bilgi Kitabevi tarafından yıllar önce basılan mavi kapaklı Sait Faik kitaplarını nasıl bitmesin diyerek okuduğum lise yıllarım geliyor aklıma… Evet galiba benim için en çok okunması gereken yazar Sait Faik Abasıyanık… Belki de hakkında en çok yazmak istediğim yazar. Sözcüklerin büyülü birlikteliği onu kıs öykü yazmaya yönlendirmiş olabilir mi? Bu rüzgar onu, Sait Faik öykücülüğü ile ödüllendirmiş olabilir mi? Zamanın silemediği bir hikayeciliğin öncüsü yapmış olabilir mi?
Böyle büyük yazarlar hakkında yazarken işin kolaycılığına kaçarak hikayelerinden uzun örnekler vermek istemiyorum.
Zihnime kazınmış bir cümleyi sizlerle paylaşsam öykünün adını hatırlayacaksınız.
“Çikolata renginde bir yaprak, çağla bademi renkli bir keçi gördüm. Birisi arkamdan:
– Hişt, dedi.”
Lirik, hayatın ortasında ve hayatın yalın içeriğinde saklı Sait Faik hikayeciliği. Modern Türk Hikayeciliğinin önemli köşebaşı demek, onun özgün kaleminin salt kavramcılıkla açıklanmaya çalışılmasıdır. Fakat kaleminin gücünü tüm dış etkilenmelere kapatarak sağladığını söylemek de doğru olmayacaktır. Nitekim bu yüksek değerdeki özgün kalemin oluşmasında birazcık André Gide, birazcık Comte de Lautréamont birazcık da Jean Genet etkileri olacaktır.
Sait Faik’in romanlarının yanında hikayeleri elbette ki epeyce karakteristik ve ünlüdür. Bu kitapların toplumsal etkileri yanında siyasal yankıları da olmuştur. Nitekim 1940 yılında yayınlanan üçüncü hikâye kitabı Şahmerdan’da yer alan Çelme isimli hikâyesiyle, halkı askerlikten soğutmakla suçlanarak askerî mahkemeye verildi. Sait Faik, 10 Eylül 1940’ta yapılan duruşmaya katılmak üzere bizzat Ankara’ya gitti. Orhan Veli Kanık, Abasıyanık’a o dönemde yazdığı bir mektupta “… bu arada Çelme hikâyesini buldum ve okudum ve başına bu işi açanlara küfrettim. Harika hikâye azizim.” diye yazarak arkadaşına destek oldu. Varlık Yayınları sahibi Yaşar Nabi Nayır da dönemin Genelkurmay Adlî Müşaviri Münir Paşa’yla temasa geçerek, Sait Faik için destek bulmaya çalıştı.
Sait Faik Hikayeciliği için bir araştırma yapsam galiba Alemdağ’da Var Bir Yılan en ön sırada olurdu. Hikayelerindeki içerik ne kadar sıcak ve gerçekçi ise kullanılan dil, üst öykü dili denebilecek bir edebi tarafa sahiptir. Ne kadar Sait Faik okusam azdır…
Şahbender KORKMAZ