Mart ayının üçüncü on gününe girilmiş bahara iki ay kalmıştı. Gün doğumu cepheli kargı çitli ağaç dallarından yapılmış bahçe kapılı ve İki basamakla çıkılan sahanlık karşılamalı su basmanlı tek odalı evde.
Dışı ve içi kireç badanalı apakbak duvarları ve Yugoslav fırınlanmış parçalı keresteli kapısı olan henüz iki kişilik bir aile yuvasıydı.
Evliliklerinde birinci yıllarını bitirmişlerdi geçmiş Hıdırellez’de aile ilk çocuklarını annenin ayağına taş atılmasıyla düşürmüş sıkıntı yaşamışlardı. Büyüklerine ait bahçelerinde ekip biçerler hayıttan örülmüş çamurla sıvanmış bahçe damının önünde yetiştirilen sebzelerden günlük karınlarını öğünde hep birlikte doyururlardı.
İncir işletmelerinde çalışarak geçimlerini sağlarlardı. Nahiye halkının birçoğunun yaşam tarzı genelde aynıydı.
Ellili yıllar biriketin olmadığı tuğlanın imkânları ev yapımında zorladığı yıllardı. Çayın taşı ve kumu vardı lakin çimento kıymetli idi onu da paran varsa bulabilirsen, en iyisi killi çamurun kuru samanın varsa anadan babadan arsaya yaparsın evini tek odalıda olsa kıçın açıkta kalmadan.
KERPİÇ tir kurutursun kalıplara bastığın samanlı yapışkan çamuru dikersin duvarlarını yine çamurlu samanlı harçla kireç de kullanırsın imkanın varsa ara bağlantılarında .
Yazın serindir kışın ılık ve sıcak taban da tavanda aynı harcın ürünüdür. Tavanda kargı işlenir aralara çamur sıkıştırılarak kiremitlerde döşendi mi üzerine insan ömründen daha uzun ömür sürer kısmi bakımlarla.
Sahanlık çıkmasında ki yer ocağı aşı pişirmede çamaşır suyunu kaynatmada saç üzerinde bazlama ve gözleme yapmada kadınların eli ayağı idi. Çalı çırpı sap saman darı sövengi her türlü yakacak kullanılır, ihtiyaç giderilirdi.
Bahçesi genişçe bir yerdi dikili ağaç yoktu. Kuzey batı köşesinde yine agaç dalları ve kargı çitle çevrilmiş çukurlu tahta basmanlı üstü açık ayaz palas tuvaleti vardı.
Bahçede mevsiminde dikilmiş fideler ve darı sövenklerin de domates biber börülce fasulye ve acurla hıyarlar oluşur mısırlar olduğunda sövenklerden koparılırdı. Çaydan gelen su ile bahçeler imece usulü belli süre de çevrilen arık ağızlarından gelen su ile sulanırdı. Sürenin dolmasına müteakip: süre genelde bahçenin yeterli sulaması ile biterdi ki arık ağzı açılır su akışına salınırdı.
Yetişecek sebzelerin içinde en zevk alınarak sabah ve akşamüzerleri eline kokusu sinerek koparılanı acur ve hıyarlardı, gün aşırı sabrederek toplanıldığında elimi boş çevirmezlerdi.
Çağla, erikler de yan bahçe komşularımızdan istenmeden gönderilir veya getirilirlerdi turfandadır yesin kerata denilerek sevginin yiyeceklerle yansıtılması paylaşımıydı.
Bahçeye götürürlerdi büyük amcanın amca dediğim oğlanları ellerimizde mutlaka paylaşılmış bahçeye götürülecek yüklerle çıkardık yola ben her zaman Pazar ekmeğini götürmek isterdim. Büyük amcaoğlum mutlaka bir buçuk metrelik kargının ön ucunda tel parçalarından epey emek verilerek yapılmış tel arabasını yarım metre genişliğinde kalın telden yapılmış tekerleğe irtibatladığı karguının üst ucunda direksiyona benzer sürücü simidiyle bahçe yollarına düşerdik zevkle sanki biz de kullanırdık o kullanırken yorulmaz bıkmaz kimseye de sürdürtmezdi amcam.
Elalem amcaların bahcelerine varmadan TEKELİ İsmail EFE’nin evinin yakınından sallanırdık, çayın sağ iniş kenar tozlu topraklı yolundan. Bir zaman sonra inerdik o yüksek çay yolundan herkesin yol yaptığı bodur asma bağlarının bahçelerine üzüm koparmadan geçmezdim bağdan bağdan çıktığınızda sizi araba geçimi yol karşılardı kürlerin ve üzümlerinin kırmızı siyahlı azametiyle insan boyunu aşardı iki üç misli gölgesi ile serin olurdu güneşin tepeye vurmasına ramak kala yanından geçerken. Bir saate yakın sürerdi soğuk kuyu çeşmeleri deposundan bahçeye varış. Akşamüzerine rastlarsa varışınız bahçeye sizi zaman zaman viskonsin su motoru karşılar sizi ( pat pat pat) sesleri ile. İncir karpuz susam karışmıştır birbiriyle. Nahiyeden getirilenler bırakılır hemen sedirlerin üzerine ayakkabılar ve çoraplar çıkarılır ayaktan suya doğru gidilirken dikkat edilir BITRAK dikenine batmasın diye ne kadar itina etsen de ayağın ortasına batıverir birkaç tanesi hatıra bırakırcasına. Arık başına ulaşıldığında hoş motor sesini duyduğun suya kavuşursun motorun egzozundan çıkan isli yağ kokusunu burnunun deliklerinde hissederek. Soğuktur ayağını sokmak istemezsin ama sokmadan da kaçamaz bir hışımla sokuverirsin topartan arınmış ayağın orta yerine batmış bıtrak ları ayıklarsın çaresiz dikenlerinden birkaçı deri altına saklanmış çıkaramazsın. Doğa kıymetlerini sunarken hatırasını da bırakmayı ıhmalde bulur ve bıraklır.
Karpuzlar kargı sepet içinde incir ve üzümle, marul taze soğan domates biber semizlikler bırakılmıştır akşam sofrası için subaşındaki genişce su havuzuna Toprak testi de yatırılmıştır yanlamasına su ya temas etsin sogusun soguklasın diye.
Yengem amca kızları garıngeç ağacı kuru dallarından saca’nın altını tutuşturmak üzere sokuşturuyorlardı kenerda etrafı islenmiş bakır tencere içinde kaynamış darı duruyordu.
Dığan sacanın üstüne içinde yağıyla konmuş kızartma için hazırlanmaktaydı, topan patlıcanlar yeşil biberler ve patatesler kızatrtılacak şekilde hazırlanmış yağın kızması beklenmekteydi hava kararmadan sofraya oturulmalıydı sofra hazırlandığında kararma başlarsa Alkolle yakılacak gömlekli Lüks devreye sokulacaktı. Küçük amca oğlu onunla ugraşmakta hazırlamaktaydı. Amca kızları elegi çürümüş kasnağı sofra bezinin altına yerleştiriyorlar Pazar ekmeği ve bazlamaları kelle başına pay ediyorlardı ufağı sarımsak temizlemeğe başlamış diğer büyük ise yoğur ezmekle meşguldü.
Sofra bezinin üzerine sini konulmuş koruk ekşisi ile odun ateşinde pişirilmilş bamye ortasına oturtulmuştu yanıbaşında çökelekli ev makarnası üzerine yaglı kırmızı toz biber gezdirilmiş haliyle yorgunluk ve açlık bastyırmak üzere bekliyordu. Kızartm da bitmek üzere idi yengem ve kızlar çogu zaman olduğibi bugün de üstesinden geliyorlardı akşam yemeği ni hava kararmadan hazırlamışlardı.
Hala yorulmayan agustos böceği çağırıp çığırmaktaydı ötelerde rüzgarla geliyordu sesi kesik kesik.
Yengem seslendi.
Hadin çocuklar ALLAH neverdiyse yiyecez bugün, hadi hepinize yarasın.
Pazar ekmeğinden çocuğa verin siz bazlamadan yersiniz.
Akşam yemeğinin ardından kırbeşlik pilaklar devreye girer, GENCEBAY- TAYFUR Arabesk leri bahçenin sessizliğini bozan çekirge seslerini bastırır dı gök kubbedeki yıldızların altında.
Ertesi iş gününe hazırlanacak yorgun vücutlar uykuya dalardı mecburen günü sırtında taşıyan ayaklar takattan düşmüş sızılar içinde köpek kıvrımı yatılırdı hasır üstüne serilmiş şiltelerde sabah olmasın dercesine.
Tulumbanın kolunun takıltısı ve çekilen suyun akarken çıkardığı sesle sabahın olduğu ve el yüz yıkamayla yeni güne başlandığı anlaşılırdı.
Yer ocağındaki Üçayak sacağının üzerinde kaynayan foşultudan gelen nefaset börülceli Tarhana çorbasıyla sabah Aşının hazırlanmakta olduğunun işaretleri idi tepsi birtarafta hazırlanmış sofra bezinin üstüne konan Kasnak üstünde yeşil kırma zeytin çıkarılmış, kökeninden koparılmış domatesler dilimlenmişti.
Karınlar doyacak ve günlük çalışma gün batımına değin sürecekti dün böyleydi yarın da böyle olacaktı taki bahçe sezonu sona erene değin devam edecekti.
Bu hayatı yaşatırlardı her daim yaşayan aile büyüklerim. Yaz tatilinde ki göçebe yaşamı yaşayarak İNCİR ağaçlarının ileklenerek ürüne yatmasından oluşmasına kadar o güzel doğanın çiğ düşümü Parlaklığında yaz tatili keyfinde bende çıkarırdım.
Tabiat ananın doğurganlıklarını izlemeyi okulun tatile girmesiyle bir fırsat olarak yakalardım. DOĞDUĞUM KERPİÇ EVE Ninemin ve Dedeciğimin yanlarına yazın ulaşabildiğimde.
Cumartesi günleri haftada bir defa Pazar kurulurdu nahiyeye ihtiyaçlar görülür bir haftalık nevaleler hayıttan örülmüş sepetler ve filelerde evlere taşınırdı yarım kilo sucuk ve yağlı kağıt içinde bir pideye sarılmış iki yüzelli gram üstü kuyu tantırı da alınanlar arasında eksiksiz yerini alırdı ev de gözetilenin olduğunun işaretiydi.
Şubat tatillerinde her zaman olmasa da kısa dönem gidişlerinde yağmurlu bir iklimde olur kapalı yerde dışarıda kış içeride yaz yaşanırdı. Özelliği idi KERPİCİN ortaya kurulmuş HAYIT kökü yanan saç Soba yeterliydi ısıyı muhafaza etmede.
Yağmurda eğer yağıyorsa kargı tavanlı üstü yerli kiremitli odanın keyfine doyum olmazdı. Bir NİNNİ Havasına bürünür yağmurun kiremitle teması sizi uykuya davet ederdi TIKIRTI bu KEYFİ yaşamak ancak bu ortamda mümkündü.
Hala yolumun üstünde olan bu EV mülk olarak elden çıkmışsa da ÖZLEM duyarak sokağa bakan sundurmalı iki kanat parçalı camlı penceresinin önünden saygı lı bir şekilde geçerim Arabamla çoğu kez inip de kireç badanalı duvarlarını ellediğim olmuştur. O günü bugüne taşıyarak yaşatanlara minnet duyarak. Rahmet okuyarak…
Turgay YÜKSEL