- Türk Telekom Telekomünikasyon Müzesi - 27 Ekim 2023
- Kars, Zamanı Yitik Şehir - 25 Eylül 2023
- Çeşnigir Kanyonu ve Köprüsü - 19 Aralık 2022
Gizemli Ovanın Kutsal Dağı
“Güneş cebimde bir bulut peydahladı. Taş, kördür diye yazdım… Dün dağlarda dolaştım, evde yoktum. Bir uçurum bize bakmıştı, uçurumun konuştuğu usumda. Ne diyordum, dünyanın düşünceleri yoktur. Otların canı sıkılmaz. Kurşunkalem kendini ağaç sanır. Ufuk, hüthüt kuşu…”
İlhan BERK
Sonunda birkaç kez ertelenen, sabırsızlıkla beklediğim Hasan Dağı zirve tırmanışına gidiyorum. Daha önceki kış tırmanışında kötü hava koşulları nedeniyle, zirveye çok yaklaşmışken geri dönmüştük. Ankara Hiking ve Alternatif Trekking ile birlikte 28 kişilik bir grup olarak, Ankara’dan saat 22.00 ‘de yola çıktık.2,5 saat sonra Aksaray’a vardık. Aksaray Ağaçlı Tesisleri’nde 45 dakika mola verdik. Moladan sonra Helvadere’ye hareket ettik. Helvadere, Hasan Dağı’nın eteklerinde Aksaray’a 30 kilometre uzaklıktadır. Tırmanışa geçeceğimiz noktaya gelince, hazırlıklarımızı yaptık. Ekip çok uyumluydu. Kısa sürede herkes yürüyüş pozisyonunu almıştı. Ekip lideri Ankara Hiking’den Nedim Bey’di. Artçımızda Alternatif Trekking’den Teoman Bey. Saat 03.30 ‘da yürüyüşe başladık. Heyecanlıydım. Yüreğimin atışları, dağın yüreği ile aynı ritmi tutturmuştu. Biliyordum, bu kez beni kabul edecek, zirvesinde ağırlayacaktı.
Dağlar öteleri işaret eder. Onunla birlikte yücelmek, ötelere erişmek, özgürlüğün kokusunu içine çekmek… Kentlerin karşıtı bir mekan. Yaşanmamış, düşsel…
Dağ umuttur, özlemdir, yalnızlıktır. Ormanların perileri, bozkırın düşleri, dağlarında ruhları vardır. Türklerin mitolojik inanç sisteminde dağlar, aynı zamanda türeyiş mitinin özelliklerini yansıtır. Boyların, soyların ve kabilelerin birer kutsal dağları vardır. Soy, kendi atasını dağ ruhuyla birleştirir. Dağ ruhlarının genel adı Yizimpiy’dir. İnsanlara iyilik eder, yol gösterirler. Kötülüklerden korurlar. Ama saygısızlık edenleri de cezalandırırlar. Kısacası, her dağın bir ruhu vardır.
Adana’ya giderken her önünden geçtiğimde özlemle, tutkuyla bakarım ona. O mağrur, güçlü duruşunu; bulutların gözyaşları ile ıslanmış halini; başı dumanlı, düşünceli görünümünü; kısacası her haliyle seviyorum onu. Platonik bir AŞK bu…
1800 metre yükseltiden tırmanışa başladık. Tepe lambalarımızla ateş böcekleri gibiydik dağın eteklerinde. Yılan Kar rotasını kullanıyorduk. Kısa molalarla yükselmeye başladık. Güneş doğarken yayılan o kızıllığın ardındaki Erciyes çok heybetli görünüyordu. Tırmanışımızın doğusunu Güneş ve Erciyes süslerken, batıda batmakta olan dolunay şeklindeki Ay gülümsüyordu. Güneş yükseldikçe, sıcaklığını hissettirmeye başladı. Tırmanışa birlikte karar verdiğimiz arkadaşım Hafize ile her anın tadını çıkardık. Rotada ilerledikçe döküntü kayalar üzerinde yürümeye başladık. Yükseklik arttıkça, eğim ve beraberinde yorgunluğumuzda artmaya başladı. Dağın eteklerinde eğim, hemen hemen 45 derece; ama yükseldikçe rota dikleşiyor, eğim 70 dereceyi buluyor. Daha önceki tırmanışımda 2800 metrede aniden başım ağrımaya başlamıştı. Rehberin sıcak çay ikramı ile başağrısı geldiği gibi aniden gitmişti. Bu kez başağrısı olmadı. Yaklaşık 3000 metreye kadar geven dikenleri vardı. Çobanlar, soğuk günlerde bu dikenleri yakarak ısınıyorlarmış. Kulvara girdiğimizde zemindeki kayalar büyüdü. Dev kayalar öyle bir açıda duruyorlardı ki , üzerine bastığınız anda oynuyordu. Önden giden arkadaşlardan ara ara “taaaş!…” diye bir uyarı geliyordu. Yanımızdan geçip giden kocaman taşlar… Dik bir rota.
Kayalık kesimin altından geçerek dağın 3200 metre yüksekliğindeki sırt hattına ulaştık. Sırt hattını çıktığımızda dağın çukur şeklindeki kraterini gördük. Bu krater çukurunda eskiden su varmış. Saat 08.30’da zirveye ulaştık. Hasan Dağı’nı alkışladım ve teşekkür ettim ona. Zirvede, Dağcılık Federasyonu’na ait bir zirve defteri var. Kırmızı bir kamyonun içinde… O duygu yoğunluğu ile zirve defterine hissettiklerimi yazdım.
Yaklaşık bir saat mola verdik zirvede. Kahve ve çay keyfimize bulutlar eşlik etti. Aşağıdayken, bütün dünya olağan ve anlamlı görünüyordu. Zirvede evrenin sonsuzluğunu sunan büyük bütünlüğün yansıması, uçsuz bucaksız bir manzara var. Beni kuşatan duvarlar, surlar yıkılıyor. Hapsolduğum alanın dışına çıkıyorum. Ben bunları düşünürken müzik sesi geldi kulağıma. Baktım arkadaşlardan biri “Bella Ciao”yı dinliyor. Ben de müzik eşliğinde ritm tutarak, bulutlarla dans ettim. Bizimle birlikte zirve yapan bir de hayvan dostumuz vardı. Sevimli bir köpek. Einstein… O da çok yoruldu. Molada epeyce uyudu. Zirvedeki kayaların üzerinde ateş böcekleri toplulukları vardı. Öbek öbek… Çok güzellerdi.
Hasan Dağı’na ait ilk resim 9000 yıl öncesine ait bir duvar resmiymiş. Çatalhöyük kazıları sırasında bir evin duvarında bulunmuş. Bu resimde Hasan Dağı lav püskürtürken görünüyor. Hasan Dağı, 14 milyon yıl önce püskürmeye başlamış ve 8 bin 800 yıl öncesine kadar da sürmüş. Kutsal bir dağ olarak kabul ediliyormuş.
İniş rotamız klasik rotaydı. Dik ve çarşaklardan oluşan, zaman zaman buzulların olduğu bir dönüş yolu. Zigzaglar çizerek, bazen çarşaklardan kayarak, kayaların üzerinden atlayarak inmeye başladık. İniş bana her zaman zor geliyor. O yüzden temkinli ve yavaş hareket ettim. Dağın eteklerine geldiğimizde uzaktan aracımızı gördük. Sıcak hava ve dik iniş oldukça yormuştu bizi. Dağın eteklerinde yılkı atlarını, sürülerini otlatan çobanları gördük.
3268 metre yükseklğindeki Hasan Dağı’na saat 03.30 ‘da başlayan tırmanış, 14.00’da sonlandı.Tüm grup başarılı bir şekilde zirveyi tamamladı.10,5 saatte (1 saat yemek molası), 16 kilometrelik bir parkuru , 1468 metre yükseklik kazanımı yaparak bitirdik. Ankara Hiking’den Nedim Bey’e; bizi sürekli motive eden artçımız Alternatif Trekking’den Teoman Bey’e ve diğer ekip arkadaşlarıma teşekkür ediyorum.
Hasan Dağı’nda kendimi gökyüzüne ve yıldızlara yakın hissettim. Dolunay ışığı ile eşlik etti bize. Hasan Dağı’nın zirvesinden bir taş parçasını ödünç aldım. Ona tekrar gidene kadar, dağ ruhu bana eşlik etsin diye. Bekle beni, dedim… Ödünç aldığım taşı, tekrar gittiğimde ona geri vereceğim.Zirvede yükseklikten dolayı uçsuz bucaksız bir unutuş, boşluk hissediyorsunuz. Gökyüzünde dolu dizgin gezen bir bulut oluyorsunuz. Düş kazalarında kaybettiklerimizi bulma umudunu yüklüyor Hasan Dağı’nın zirvesi. Ovaya indiğinizde buram buram dağ kokuyorsunuz.
“Yaşam, zaman geçirmek için değil bir şeyler yapmak içindir.”(Aaron Shamy)
Dağ ruhunun ve kokusunun üzerinizden gitmemesi dileğiyle. Yeni zirvelere…
DEMET GÜNGÖR