Abidin Dino (1913-1993)
Abidin Dino, 1913 yılında İstanbul’da bir konakta doğdu. Sanatçı, I. Dünya Savaşı yıllarında ailesiyle Cenevre ve Paris’e gitmiş, daha sonra tekrar İstanbul’a gelerek Robert Kolej’e devam etmiştir. Yenilik arayışları içinde sürdürdüğü gençlik çalışmalarında, daha çok çizgisel desenleri dikkat çeken Dino; bu yıllarda ağabeyi Arif Dino ve komşusu olan Mevlevi hattat Nuri Efendi’den etkilenerek, geleneksel Türk sanatlarını derin bir şekilde incelemiştir. Sanatsever ailesinin de desteğiyle, resme olan ilgisi erken yaşlarda başlamıştır.
Abidin Dino, başlangıçta Picasso’nun etkisini düşündüren, gölgesiz, kalın konturlarla yapılmış desenleri, gitgide daha sonra özgün ve yerel bir senteze ulaşmıştır. Abidin Dino’nun; çizginin ifadesine verdiği önem, 1928-29 yıllarında başladığı “el” çizimleriyle de karşımıza çıkar.
Bu çalışmalarını uzun bir süreçte çeşitli biçimlerle yinelemiştir. Resim yaşamı boyunca vazgeçemediği iki konudan biri “eller”, diğeri “çiçekler” olmuştur. 1933’te D Grubu kurucuları arasında yer alan sanatçı, ressamlığının yanında bir kültür adamı olarak da faaliyetlerini sürdürmüştür. Yaşamının çoğunu geçirdiği Paris’te, sanat ortamıyla karşılıklı etkileşimlere açık, kuşatıcı bir diyalog kurar. Burada tanışıp, birlikte çalışma olanağı bulduğu Picasso, Abidin Dino’ya; “şöyle doğru dürüst el deseni çizmesini bilen bir sen varsın, bir de ben” diyerek övgüsünü dile getirir.
Dino, 1940’da asıl kimliğini de bulduğu, “Liman Ressamları” olarak bilinen, toplumsal gerçekçi “Yeniler” grubuna katılmıştır. 1940’lı yıllarda yararlanmayı sürdürdüğü hat sanatı ve geleneksel Türk sanatlarındaki motiflerle dolu eserlerinde, içinden geldiği kültürden kopmamak kaygısıyla, kültürel kimliğini hep göz önünde tuttuğunu söylemek mümkündür. Bir çizgi ressamı olarak, hat sanatının soyut çizgi değerini benimsemiş olan Abidin Dino, sürekli bir arayış ve yenileme içindedir.
Kübizmden, Sürrealizme, Toplumsal Gerçekçilikten soyut sanata dek geniş bir yelpazede farklı akımlar, onun değişime açık kişiliğine etkiler. Resimlerinin önemli yanı, eski – yeni, dün – bugün, doğu – batı gibi kavramları bir bileşime ulaştırma çabasıdır15. “Bakmak, adına resim denilen olgunun çok önemli bir parçasıdır. Daha doğrusu, resim sanatının özüdür bakmak” diyerek16 resimlerini, düşünsel ve görsel temeller üzerine oturtan sanatçı; bir hat ustasının uzun, disiplinli, kararlı fırçasıyla çalışıp, resminde Türkiye’nin geleneksel kültürüne olan ilgisini her zaman canlı tutar.
“Doğu hat sanatı daha çok bir soyutlamadır, en kutsal sözcükler bile hattat için estetik arayışları içeren bir araçtır… İstanbul’da çok genç yaşımda hat sanatıyla içli dışlı oldum. Bu da daha o sıralar çizgiyle haşır neşir olmamı sağlamıştı”, şeklinde ifadeleri de, sanatçının eserlerindeki kaligrafik alt yapıya açıklık getirir.
15 Seyfi Başkan, Ondokuzuncu Yüzyıldan Günümüze Türk Ressamları, Ankara 1991, s. 60.
16 Abidin Dino, Kısa Hayat Öyküm, İstanbul 1995, s. 45
Hazırlayan
Nazlı ŞAHİN
Kaynak Link:
https://www.imgelem.com.tr/abidin-dino-hakkinda-yazi/
Elinde Abidin Dino’nun tabloları bulunanlarla tanışmak isterim.
Abidin Dino, ülkemiz sanat tarihine adını altın harflerle yazdırmış bir sanatçıydı… Resim sanatıyla ilgilenen herkes zaten bu gerçeği fark etmektedir.