Ülkemizde yaşanan çevre kirliliği sorunlarını insan kaynaklı ve makine kaynaklı olmak üzere iki kısımda inceleyebiliriz. Esasen çevre kirliliğinin ana nedeni insandır. Çünkü çevre kirliliğine yol açan kimyasal atıklar, kirli sular, egzos ve gürültünün ana kaynağı insan faaliyetlerinin sonucunda oluşmaktadır. Bu durum sadece Türkiye için değil dünyanın her tarafında geçerlidir. İnsanın doğal yaşantısı içinde çevreye verebileceği zarar dikkate değer değildir. Ancak sanayileşme ve sanayi araçlarının çevreyi tahrip etmesine engel olmama asıl büyük olan sorundur. Bu sorunlar kimi zaman küresel ölçekte çevre felaketlerine neden olmaktadır.
Çevre kirliliği, çevrenin doğal düzeni içinde kendi faaliyetleri dışındaki etkilerle ortaya çıkan bozulmalardır. Daha çok doğal çevrenin güneş, yağmur ve rüzgar gibi araçlarıyla üstesineden gelemediği kimyasal atıklar çevre kirliliğine neden olmakta, doğanın bitki, toprtak ve hava örtüsünü bozmaktadır. Bozulan doğal çevre, insan dahil tüm canlılar için yaşamsal tehlikeler demektir. Soluduğumuz havadaki zehirli gazlar, yediğimiz meyve ve sebzelerdeki zararlı bileşenler sağlığımız adına büyük riskler oluşturmaktadır.
Ülkemizde yaşanançevre kirliliği sorunları su kirliliği, erozyon, gürültü, hava kirliliği ve atıklar olmak üzere 5 ana grupta incelenebilir. Yüzey, yeraltı ve yüzme sularını kirleten çeşitli faktörlerin önlenmesi gerekir. Evsel atıklar, çöpler, katı ve fabrika atıkları suların kirliliğine neden olmaktadır. Yüzme suyu olarak kullandığımız denizler ve göllerimiz hatalı insan davranışları yüzünden kirlenmektedir. Yine özellikle Ege Denizi, deniz taşıtlarının neden olduğu kirlilikle boğuşmaktadır. Karadenizdeki kirliliğin nedeni de daha çok evsel katı atıklardır. Ülkemizdeki çevre sorunları arasında bir önemli kirlenme de havada olmaktadır. Fabrika bacaları, konutlarda kalitesiz kömür kullanımı ve araç egzosları soluduğumuz havayı kirletmektedir.
Dünyadaki çevre kirliliği sorunları için 26 Nisan 1986 tarihinde, o zaman Sovyetler Birliği’ne bağlı olan Ukrayna’nın Pripyat şehri yakınlarındaki Çernobil Nükleer Santrali faciasını acı bir örnektir. Her ne kadar kökeni bizim ülkemizde olmasa da bu facianın etkileri ülkemizde özellikle Karadeniz Bölgesinde uzun süre devam etmiştir. 2011’de Japonya’nın Tōhoku bölgesinde meydana gelen Fukuşima Nükleer Santrali faciası da başka bir örnektir.
Çevreyi bilerek ve kasten kirletenler için ağır ceza verilmelidir. Çok faydalı bir yazı olmuş. Teşekkürler.