Yaz geldi. Öğrenciliğin hem hüzünlü hem de sevinçli tek dönemi Haziran tatili yakaladı yine bizi. Arkadaşlarımızdan ayrılırken, sınav kaygılarından uzaklaştık… Yaz tatili geldi çattı, kimimiz için bu tatilin anlamı ayrılık… Ortaokulu veya Liseyi bitirenler için biraz hüzün, biraz da yeni kaygı kaynağı. Belirsizlik ve ayrılık rüzgarları birleşince, geleceğe taşıyacağımız unutulmaz anı kaynakları… Dinlediğimiz müziklerden, paylaştığımız sözlere kadar, her taraf hesapsız bir muhasebe defteri gibi duruyor…Tatil demişken sadece ayrılık, sadece uzaklık ve sadece hatıra defterleri gelmiyor aklımıza. Aylak aylak gezmek, amaçsızca dolaşmak da değil. Yararlı işler yapmak, yeni şeyler öğrenmek, yeni dostluklara kapı açmak da gerekli. Çok sevdiğim bir şair abim, “En güzel yüzlü dostum kitaplardır” demişti bir gün… “Sen onu ihmal etsen de o seni yine güler yüzle karşılar, sayfalarına sığınır, sayfalarında uyursun” demişti, bir sohbetimizde…
Lafı çok uzatmadan, dallandırmadan anlatmak zor biliyorum ama kitaplardan söz etmek istiyorum hemen. Bu yaz hangi kitapları okuyalım? Konu kitaplar olunca sözcükler sırasını şaşırır biliyorum. Büyük, çok büyük usta yazarların romanlarından mı başlasak acaba? Nasıl bitirebiliriz ki, yüzlerce kitabı bir yaz mevsiminde. Hem deniz vakti, sahil, açık hava, müzik vakti bu sıralar…
Ben bu yaz ülke ülke yazar seçip okuyacağım… Rus edebiyatından başlayıp, Fransız edebiyatı ile devam edeceğim. Sonra da vakit kalırsa Alman ve İspanyol yazarlarına sıra gelecek… Tür olarak bu yıl ki planım roman olacak. İşim zor biliyorum sırf Gorki okusam bile zaman yetersiz kalacak, sonra sıra Puşkin’e gelmeyecek…
Devasa kitap veritabanı var yeryüzünün. Bizi nasıl bir sevecenlikle bekliyor bilsek, uykusuz gecelerimiz kitaplara yetmez. Yaz olsun bakalım derken, yaz oldu ve tek bir seçeneğimiz yok. Çok okumalıyız çoook…
Burçak