Divriğili olup da dışarıdan biriymiş gibi tarafsız bir Divriği sunumu yapmak galiba imkansız… Belki de Yeşil Divriği denmesinin nedeni bu gönül bağıdır. Çünkü zamanında ormanlarla kaplı bir yer olduğu, hatta Yavuz Sultan Selim’in, bir savaşta kullandığı filleri bu ormanlar arasında sakladığı söylense de yeşilliği ile öne çıkacak bir yer değildir. Ağaçları kesilmiş, kuraklıklar yaşanmış, zamanla iklim değişmiş , arazi bu günkü çıplak ve vahşi görünüme dönüşmüş ama Divriği’nin Yeşil’i kalmıştır.
Esasen Divriği denilince yeşilden çok dağlar akla gelmelidir… Türkülerden hatırladığımız Yama Dağı, demiriyle ünlü Akdağ ve Dumluca Dağı ile adının hakkını veren görünümüyle Deli Dağ gibi bir çok dağ bulunmaktadır… Bu dağların arasında dik ve derin vadiler vardır. Divriği ile Erzincan’ı birbirine bağlayan demiryoluna eşlik eden Fırat’ın küçük kolları, birleşerek ve çoğalarak akmaktadır. Çaltı çayından Fırat’a doğru derin kanyonlarıyla Divriği, rafting ve dağcılık sporu için çok uygundur.

Divriği’deydim. Üç gün üç saniye gibi geçti… Havası başka, kuraklıktan dolayı azalsa da suyu başka, meyvesi başka, sebzesi başka ve en önemlisi de insanı başka!..
Sürücüler, yabancı plaka otomobil görünce selam veriyor. Ücretsiz park yerleri yapılmış. 10 Bin nüfusuna rağmen hatırı sayılır sayıda hanım otomobil sürücüsü var… Sanat harikası Ulu Cami restore ediliyor ve sadece Cumartesi Pazar günleri için ziyarete açılmış. Kimse ısrarcı olmuyor. Kimse kimseyi “sen benim kim olduğumu biliyor musun” diye tehdit etmiyor… Pazar kurulmuş, satıcılar bağırmıyor, müşteri tavlama derdi yok kimsenin…
Bir “Divriğili kültürü” var… Divriğili biri sadece farklılıklara saygıyı değil, farklılıkları anlama ve dinleme kültürüne de sahip… Okumuş tayfasına büyük sempati var. Bu yüzden onlarca akademisyen, tıp doktoru, öğretmeni var. Bölgeye en büyük hastaneyi kazandıran hayırsever işvereni var…
Divriği işte. İnsan evladının harman olduğu yer!..
Divriği’nin kıraç, sıcak toprakları zengin demir madenleri barındırmakta… Ülkemizin en büyük demir rezervlerine sahip. Kısıtlı hayvancılık ve tarım işlerini saymassak yöre insanının tek geçim kaynağı bu madenlerde işçi olarak çalışmak. İlçeye başka illerden çalışmaya gelen işçiler, bölgedeki istihdam açısından olumsuz bir tablo oluşturmakta. Zaten yüksek işsizlik oranı nedeniyle Divriği insanı Ankara ve İstanbul başta olmak üzere büyük şehirlere göç etmekte…
Divriği ve Bağlama
Her ailede en az bir yanık sesli türkücü var. Bağlama çalan değil de çalamayan parmakla gösteriliyor… Japonya’nın tanıdığı ama bizim unuttuğumuz Feyzullah Çınar’ı var… Ali Kızıltuğ, Mahmut Erdal, Hasan Erdoğan, Rıza Aslandoğan ve Mehmet Ali Karababa gibi daha bir çok halk ozanı yetişmiş…
Divriği’de Nereler Gezilmeli?
Divriği Kalesi, Divriği Ulu Camii ve Darüşşifası (UNESCO Dünya Mirası Listesindedir), Kesdoğan Kalesi, Hüseyin Gazi Türbesi, Divriği Konakları (Ayanağa Konağı, Abdullah Paşa Konağı), Divriği Taş Evleri, Divriği geneline yayılmış sayısız harabe ve oyma mağralar, Avşarcık Köyü’ndeki eski harabeler ve dev mezarı ile Çiğdemli (Tuğut) Köyü’nde yer alan konak ve evler…
Mutlaka görülmesi ve gezilmesi gereken tarihi mekanlardan akla ilk gelenler bunlar… Ulu Camii başta olmak üzere, her biri başlı başına birer araştırma konusu olabilecek öneme ve kıymete sahip. Keza Divriği’nin zengin tarihi dokusu ve kültürü, yüzyılların birikimidir. Tarih sahnesinde Divriği’ye; Hitit, Pers, Makedon, Roma, Sasani, Pavlikian, Bizans, Selçuklu ve Osmanlılar hakim olmuştur. Kente çeşitli dönemlerde verilen adlar kentteki kültür birikimini göstermesi açısından dikkat çekicidir: ‘el-Abrig’ (Arapça), ‘Tephrice’ (Tefrike, Bizans), ‘Difrigi’ (Selçuk), ‘Divrik’ veya ‘Divrigi’ (Osmanlı).
Sivas şehir merkezine 160 Km uzaklıkta bulunan Divriği’ye ulaşım tren ya da kara yoluyla mümkün. Belli saatlerde toplu taşıma araçlarının seferleri var. Divriği Otelleri çok lüks olmasa da temizlik ve hizmet kalitesi açısından oldukça iyi. Konaklama ve yemek konusunda konukların zorluk çekeceklerini sanmıyorum.
Divriği’ye gidip de yemeden içmeden dönmek olmaz. Çarşıda köfte ve döner ile birlikte türlü ve kuru fasulye favori yemekler… Bir akraba veya tanıdık ziyareti yapıyorsanız yemekler konusunda ek avantajlara sahipsiniz… En başta Divriği Pilavı… Divriği pilavı ihmale gelmez. Mutlaka tadılmalı. Yazın giderseniz ayranlı aş, kışın giderseniz de kömbe, özellikle patatesli kömbe yemeden dönmeyin…

Cürek (Maden)
Söz Divriği’den açılır da Cürek unutulur mu? Hayallerin, şiirin ve tutkulu sevmelerin yurdudur Cürek. Türkülerde hasretin ve ayrılığın teması olan Cürek… İçi demir dolu bir tepeye sırtını yaslamış güzel insanların pencerelerinden, demir yolu raylarıyla, kadim bir arkadaşlığa girişen akarsuya baktığı yer… Başka ve uzak şehirlere gidenler, Cürek için bir gönül meselesi taşır hep. Orada okuyup, erkenden büyüyen herkesin idealinde, insanlık uğruna yazılan bir şiirde tek bir dize olmak vardır…
Şahbender Korkmaz
Not:
Bu yazı telif hakkı ile korunduğundan dolayı, sadece; kaynak gösterilerek ve herhangi bir değişiklik yapılmadan paylaşılabilir….