Sevgili Seval Arslan şiire gönül vermiş bir edebiyat emekçisi olarak, yaşam yolculuğunda yazıları,şiirleri ile okurlarına en içten sesi ile seslenmekte…Şiir yolculuğunda , ilk defa 2002 yılında ‘’Deniz Kokusu’’ adlı şiir kitabıyla okurlarına ‘’merhaba’’ demiş.Hakkında dönem tez çalışması yapılmış. Başarılarını şiir yarışmalarında derecelerle sürdürmüş. ‘’Salihli İkindi Şiirleri Antolojileri’’nde şiirleri yer almış. Şiir ve yazıları çeşitli dergilerde yayımlanmakta. Ayrıca yerel gazetelerde köşe yazarlığı yapıyor.Sanatın içinde o kadar yoğruluyor ki, şiire edebiyata verdiği emekle birlikte resim çalışmalarıyla kültürel etkinliklere de katkı vererek sürdürüyor yaşamını Seval Arslan.
2 yıl aradan sonra yine şiirin en içten sesiyle seslenir ‘’Suskunluk’’ adlı şiir kitabıyla.
Edebiyattan, şiirden payını almış bireylerle bölüşür yapıtını. Yaşamın en derin, en ince ayrıntılarını insani duygularla işleyerek suskunluğu alt eder.Yaşamın içsel seslerini kendine özgü biçemi ile sözcüklere derin anlamlar yükleyerek dillendirir.Gönül gözüyle, yaşamın derin sularında akar dizeleri. Her biri düşündürerek, sorgulayarak yüreğe dokunur, yaşama geçer…
Kitapta 92 şiiri vardır. Şiirleri 4 bölüm halinde düzenlemiş olarak ’’İç içe’, ‘’Çığlık’’, ‘’Ebemkuşağı’’, ’’Hayatın Seyri’’ anlamlı sözleriyle yer alır. Lirik/sebest vezinle yazılmış şiirlerinde şiir başlıkları ve şiirlerinde küçük harf kullanarak noktalama imlerini de genelde kullanmama tercihi ile 8li, 7li, 6li,5li,4lü, 3lü, 2li vs birimleriyle dış biçimi oluşturur.
İç içe geçer ya yaşamda her şey; sırlar, aşklar, tabular, haykırışlar ve sessizliğe gömülen
sözcükler… 1.Bölümde İÇ İÇE sözcüğünü dizeleriyle yaşama geçirir. ’’bu yeryüzü, bu gök /öyle mavi öyle derin/ öyle iç içe/ o yüzden/ ben mavi/ ben deniz/ tepeden tırnağa/ SU’’. Varoluş bir sudan meydana gelmişse , suyun önemi tartışılmaz.Su yaşamı, umudu imler ‘’suyun ikilemi’’(s.9) şiirinde;– ‘’bir su damlası/hayatın avucunda oyalanır bazen/ bazen mahsun yüzünde hiçliğin/ ömrün pembe tülüdür kimi zaman/kimi zaman da serçenin yaralı kanadı’’ var oluş ve yok oluş harmanlanır evrende. Yaşam varsa umut da vardır. Sımsıkı tutar suyu ellerinde, ‘düşüp kırılmasın, unutmasın diye gülmesini’.
Yaşam zorlu bir meydan. Çözülemeyen sırlarıyla var olur, sürer gider. Şair yanıtsız kalan sorulara yanıt arar ‘’sır’’(s.11,12)şiirinde ….. ‘’var olan olmayan bugün/ ne varsa eskiyen eskiten/ imbikten süzülünceye kadar/her bir zerremiz/ kimbilir daha kaç iz/ bulunmayı bekleyecek/ silinip gitmeden/ sır!
Yaşama anlam katan en önemli öğe aşktır….’Eksildikçe çoğalan, çoğadıkça eskiyen’ ömrün masalıdır aşk. ’kundaklanan totem’, ‘ hiyeroglif yontusu’, ‘mavi kuşun çığlığı’, ’kızılcık şerbeti’, ‘papirüse düşen çiğ damlası’, ’gizemin buhurlu tılsımı’, ’rüzgarın tek heceli ıslığı’, ’göveren ıhlamur kokusu’, ’elleri kınalı mayıs gelinciği’, ‘ömrün masalı’ gibi alışılmamış bağdaştırmalarla şiir dilini özümseyerek aşk’ı tanımlar, ‘’aşk’’(s.13,14) şiirinde; ….. ’’de ki: ey aşkı ödünç veren!/ al yüreğini ver yüreğimi/ seninki sende kalsın/ benimki bende’’ aşkın tamamlanmayan bir yanını , aşka dair söylenecek sözlerin bitmediğini de vurgular son dizesinde.
unutulmuş sevinçlerde
devinir yarım bir şiir belki de…
Seval Arslan ‘’Suskunluk’’ şiir kitabındaki şiirlerini yaşama dair, insana dair izleğiyle , şiir sanatına özgü kendine has üslubuyla işler. Alışılmamış bağdaştırmalara çağrışımsal anlamlar yükleyerek sözcüklerini verili dilden arındırır.
Tabular yaşamın her evresinde görülür kuşkusuz. Zihinleri köreltir. Ruhu zedeler. Seval Arslan duyarlı yüreğiyle tabulara meydan okur, ışık olur ‘’tabular’’(s.15) şiirinde; // iki nokta arasında /halatın /kundaklansa tabular/ öteki tarafa kayar mı/ bütünlenen bir ruh hiç!’’
Şiirleri yaşamın içinden geçer. Duyarlı yüreğiyle yaşamın bütününü görür. Bireysel, toplumsal olguları,toplumsal olayları dilsel anlatıma dönüştürerek şiirlerinde bütünlüğü sağlar. Türkçenin olanaklarını, şiir sanatını gözeterek şiirlerini düzenler.
Yaşam yorgun, yaşam üzgün, yaşam duyarsız, yaşam olan biten acıların sessizliğinde çaresiz. Yaşam insanlarla bir bütündür, her şey birbirine bağlıdır …..‘’akrep dönüyor çarkında/ köşe kapmaca derdinde beyler/ölüler çıplak kimin umurunda/ acının tanığı suskun/ bakıyor göz kafesinden /avucunda/-tanrı buyruğu//ey sessizlik/ yakındır sur’un üflenmesi’’ dizeleri ‘’tanrı buyruğu’’ (s.17) şiirinde Tanrı’ya ironik bir dille yaklaşımını dizelerinde mecazi anlatımıyla yaşama geçirir.Ancak şair şiirin umudunu, şiirin imkansızlığın imkanı olduğunu ‘sen’ öznesine ‘’önermeler’’(s.22) şiirinde seslenir ;’’hey sen!/kırmak için yüreğinin zincirlerini/ya zamansız bir ölümün/ peşinden koşacaksın/ delicesine ya da/karanlığı alt edercesine/ inatla yüreyeceksin/ kör sağır dilsizliğin üzerine’’.
2.Bölümde suskunluğu çığlığa dönüştürür Seval Arlan. Toplumsal olayları, geçmişten bugüne dünyada yaşanan tüm kötülükleri duyarlı yüreğiyle alt etmeye çalışır şiirin gücüyle…Anadolunun acılarına, sancılarına, ölüm çığırtkanlığına, tarihten bugüne kadar değişmeyen düzene isyan eder ‘’taş kırığı’’ (s.25)şiirinde; ’’yaşlı kayadan kopmuş bir taş kırığı/kırığın acısına yaslanıyor/kireçsiz duvar//…. yerkabuğu nasırlı/sanrılı sancılı/bin yıllık günahlarla/ganj’ın suyu acı/ağıtlar acılı/aç yoksul vatansız/ölümle pençeleşirken/arakan’da kan kardeşim/utanıyorum varlığımdan/yaslandığım duvardan’’ duvarın ötesinde ve berisindeki seslere ulaşamamak, çaresizce izlemek yaralar ruhunu. Haykırışını şiiriyle duyurmak ister şair tavrıyla, duruşuyla kimilerine çare olmak, şiirleriyle suskunluğa çığlık olmak ister. Orta doğu kaynayan bir kazan. Savaşın acımasızlığıyla yaşanan acıları dizelerde dile getirir tarihin sayfalarına bir belge sunar gibi… //nil’in üstünden ebabil kuşları geçiyor/ zihnimden çapraz düşünceler/ mürekkep hokkası katran karası/ papirüse düştükçe el yazısı/ acıyı ikiye bölüyor/ kızıldeniz…..//şaklayan kırbacı mursilerin/ katlediyor yoksulluk içinde halkı/ taş kırığını öpüp başına koyarken/ adem ile havva’nın çocukları/ zamansız göçüyor bu dünyadan/ tekmelerin izleri sırtlarında.’’ Şair yaşanan bunca acıya dikkat çeker. Şiiriyle sesini duyurur, suskunluğa söz olur dizelerinde.
Anaların, çocukların acıları yüreğini titretir… ’’Yüreği acılı kadın anadır, düşleri dul’’ ‘’ana’’(s.35) şiirinde. Öte yandan çocukların vahşetler karşısındaki çaresizliklerine duyarlı yüreğiyle seslenir,siiriyle güç, cesaret verir. ’’ağlama çocuk
ateşle fitilini yaşamın
mayala umutlarını
nefes alsın toprağında
yarınların. ‘’ağlama çocuk’’ (s.36) şiirinde. Toplumsal olayların umutsuzluğu , insanların yıkımları içinde kanayan bir yaradır Seval Arslan’ın.
Gezi direnişine , direnişçilerin anısına ‘’gezi’’(s.42,43,44) şiiri ile merhem olmak ister kapanmayan yaralara, acılara…Şiir sanatının inceliklerinde sözcüklere mecazi anlam yükleyerek çağrışımı güçlendiren şair yoğun duygularıyla dizeleri yaşama geçirir. Yaşanan onca olumsuzluklara rağmen umudunu sıcacık elinde tutar.
bilinsin ki yarın
barış çiçekleri açacak
toprağımızın üstüne
buğday başaklarına
bağışlanacak kardeşlik türküleri’’.
Her şiiri bir yanıttır Seval Arslan’ın.
Çekilen onca acıya dünyanın seyirci kalmasına da isyan eder, insanlığından utanır duyarlı yüreği ‘’yıkımlar’’(s.37)şiirinde isyanını dile getirir…..’’utanıyorum insanlığımdan’’ yine de bu anlamsız savaşların, kavgaların biteceğine, barışın kardeşliğin yeşereceğine olan inancını yitirmez ‘’mutlaka bir gün/barış ve mutluluk yeşerecek/rengarenk’’, ruhunu şiirle yıkar Seval Arslan , şiirin umuduyla insanlığa ilaç olur.
3.Bölüm ‘’EBEMKUŞAĞI’’ ile umutlu yarınlara pencere açar şair. ’’mısır taneleri gibi patlarken insanların/kötücüllüğü kini nefreti dünyaya/ebemkuşağından balon verdim eline/ çocukların’’. Umudu, barışı, özgürlüğü ebemkuşağı ile imler. Bu bölümde bireysel duygularla yaşama dair ne varsa mesajlarını dizelerinde yaşama geçirir.
‘’kadınları düşünüyorum’’(s.55) şiirinde fedakar, zorluklara göğüs geren bütün kadınlara seslenir ….’’yüreklerindeki sesi/ gözlerinde ışıldatan kadınları/ sarışın esmer kumral/ bütün kadınları düşünüyorum/ öyle eski öyle suskun// ama bunu yazgı saymayın/ ey kadınlar’’ dizelerinde kadınları yüreklendiren mesajıyla suskunluğa ses olur.
İçsel, naif duygularını dizelerde dillendirir gönülden gönüle akar sanki… ‘’bırak acılar içinde tutuşsun yüreğim’’ ‘’eski mektuplar’’(s.56) şiiriyle…
‘’varlığın huzur veriyor, sesin… /düşünce dizeye gece mavisi birden iz //düşünce dizeye güneş kokulu bir deniz’’ ‘’deniz’e benden iz’’(s.57) şiiriyle…
’’insanın tek durağı kendisidir/ derdi annem/ bir yola çıktığında/ ya kazanır ya da kaybedersin’’ ‘’anlarsın’’(s.58) şiiriyle yaşamın gizemine gönderme yapar.
Yeni beklentilere olan umudunu yineler’ ’umut’’ (s.68) şiirinde ….. //parmak uçlarında yükselir /umut/ yeryüzü basamaklarına/ bağışlar aydınlığı/ barış gibi/ özgürlük gibi.’’
Hayatın seyri ya iki dudağın arasında ya da bir kalemin ucundadır.4.Bölüm ‘’HAYATIN SEYRİ’’ ile devam eder duygulu düşleri yüreğinin sesiyle yaşamın içinden geçerek yaşama dair, insan izlekli şiirleriyle…’’herkesin ayrı yazgısı, /parmak izi, rengi imzası’’ dizeleriyle özetler yazgının içeriğini ‘’yazgı’’(s.71) şiirinde…
Kalbi herkes için çarparken, oğlu sevgili Deniz’e de ruhunun çığlığı ile seslenir ‘’Ruhumun çığlığı’’(s.72) şiirinde ‘’güneşten süzülen/ kirlenmemiş bir suyun/ saflığını öpüyorum/ hücrelerinde kalbin.’’
İnsanların yaşamları inişli, çıkışlı türlü olaylarla bezenmiştir.Kimi zamanlarda göçmen kuşları gibi yerlerinden, yurtlarından ayrılır, başka topraklarda filizlenirler. Geride bıraktıkları hayatları sessizliğe bürünür kapılarda. ….//saçaklarında hüzün damlaları/ duvarlarında yokluğun/ dayanılmazlığı/ öyle çaresiz/ öyle çırılçıplak’’ çağrışımsal anlamlarla ayrılıkların hüznünü vurgular ‘’göçmen kuşları’’(s.75) şiirinde . Ayvalık- Cunda adasının mübadele izlerine, insanların yaralı düşlerine değinir Seval Arslan. Mübadelenin insanlara yüklediği acıları sözcüklere mecazi anlamlar yükleyerek, duygulu, yalın bir dille ifade eder.’’duyulmuyor/ kahkahaları komşuların/ duyulan uzaklardan/ kırık dökük notaları/ bir kemanın/ bir de gamlı yaslı şarkısı/ zoraki ayrılıkların.’’
Sabahattin Ali’nin anısına’’ dur ak’’(s.81,82) şiiriyle ışık olur.’’ uzar gün uzar dur ak/kanadı değer maviye/ seslenir bir ışık…. //uzar gün uzar dur ak/ tırmanır karanlık/ kanadı kırılır kuşların/ ulaşamazlar esen yelin/ serptiği tohumlara….. //puslu bir zamanın ucunda/vurulur gülüşü sabahın’’.Yaşanan acıların çaresizliğini dile getirerek çağın kirliliğine gönderme yapar dizelerinde şiir sanatını incelikleriyle mecazi anlatımla…
‘’ozanlar kardeştir’’(s.83,84) şiirinde; şairlerin, aydınların geçmişten bugüne dek yaşamları boyunca çektikleri acılara, yaşadıkları adaletsizliklere değinir titreyen yüreğiyle…..
herkes bilsin ki
ölmez asla ozanlar
şiirle seslenir ozanlar
kardeşliğin kaderine
şiirle yoldaş.
‘Şiir imkansızlığın imkanıdır’, şiir haykırıştır, suskunluğun çığlığıdır, şiir umuttur.
Hayattan alacaklarına şiirin gücüyle haykırır, dizelere dökülür sözcükler yüreğinden ’’alacaklı’’ (s.87) şiirinde ‘’tepeden tırnağa gülümsedim sana
ey hayat’’seslenişi
ile düşlerini ‘çamaşır iplerine mandalladığını’ sevinçlerini ‘sandal ağacında sakladığını’ şiir sanatına özgü anlatımıyla ‘doludizgin’ koşturmak ister ‘gün doğumlarına’ umutla…
Kalemi sorar Seval Arslan’ın’’şiir(s.85) şiirinde …
‘’şiir mi diliyorsun
yüreğin arındırmışsa sözcüğü
sahipsin her şeye ya da
değilsin hiçbir şeye
sözün savurur alnına düşen perçemi’’
Kalemi sormaya devam eder…..
’’şiir mi diliyorsun?’’
düşüne sürtünürken
ağdalı cinnet
yırt özneyi
belki ezgilenir şiir
eski bir yüklemden.’’
Sevgili Seval Arslan şair, sanatçı kimliğiyle şiir, edebiyat ,sanat yolunda başarılı, verimli çalışmalarıyla var olsun… Yaşamın maviliğinde şansı, yolu açık olsun… Sevgilerle…
2018, Karşıyaka
Canan Gürtunca Sanlı