imgelem SÖYLEŞİ Nazım Hikmet’le Röportaj |  Salih Sezen

Nazım Hikmet’le Röportaj |  Salih Sezen

Ölümünün 58. yılında Nazım Hikmet’le Röportaj

 Salih Sezen


–Sizinle son yapılan mülakatın üzerinden yıllar geçti. Hakkında Atatürk’ten sonra en çok kitap ve yazı yazılmış bir insan, bir şair olarak günümüz Türkiye’sinin sizi nasıl tanımasını isterdiniz? Şair yönünüzün vurgulanmasını nasıl yorumluyorsunuz?
Nazım Hikmet:

— ‘’…on dördümden beri şairlik ederim.’’ Beni Türkiye’nin ve Türkçenin şairi bellesinler yeter.
–İlk şiirinizi yazdığınız tarihten bu güne Türkçenin en büyük ve dünyanın önde gelen şairlerinden biri olmayı başarmak sizde nasıl duygular uyandırıyor?

— İlk yazdığım şiir Feryad-ı Vatan’dır. Konusu memleket sevgimin bir ifadesidir. Bu sevgi yüreğimden ve şiirlerimden hiç eksilmedi. Bu uğurda mahpuslarda, zindanlarda yattım, vatan hainliğiyle koministlikle suçlandım. Mahkemedeki Komünist şairim ve daha esaslı komünist olmaya çalışıyorum. Teşkilat-ı Esasiye Kanunu mucibince ben komünist şair olmakla cürüm işlemiş olmam. ‘’ ifadem de böyledir. ‘’Koministlik bir tarz- ı telakkidir ve bir cürüm addedilemez.’’ Dedim. Bu uğurda mahpushanelerde üç ay yarım yürekle sırt üstü yattım. Ciğerlerimden hastalandım. Bu uğurda ‘’ …açlık çektim açlık grevi de içinde ve tatmadığım yemek yok gibidir…’’ Bu uğurda vatan hasreti çektim. …
‘’seni düşünüyorum memleketim
memleketim, Türkiye’m seni düşünüyorum
zaten bir dakka çıktığın yok aklımdan,
hasretin dayanılır gibi değil’’
Polis kovalamacalarından kurtulmadım.
Ben bir ceviz ağacıyım Gülhane Parkı’nda
Ne sen bunun farkındasın
Ne de polis farkında.’’
Haksız cezalara çarpıtıldım. Vatan sevgisiydi yaşatan beni.

–Sosyalizm’le nasıl tanıştığınız biliniyor. Sanatı ideolojiye kurban ettiğinize dönük eleştiriler yapılageldi. Sosyalist şiir terimi sizce doğru mu? Şiirin bir ideolojinin hizmetine verilmesi konusunda günümüzün gerçekleriyle nasıl bir değerlendirme yaparsınız?

Nazım Hikmet:
–Sanat da ideoloji de hizmet aracıdır. Birbirlerinden yararlanabilir. İdeolojiyi yaratan koşullar da sanatı doğurur. Her ikisi de toplumsal ve bireysel yaşamları insanın insana kulluğu biçiminde bir örgütlenmenin getirdiği sorunları anlamak, yok etmek ve insan varlığını değer ölçütü kılmak içindir. Bu gün eski ideolojilerin, ideolojik kuram ve kurumların olmadığı söyleniyor. O halde kapitalizm yoktur mu diyeceğiz. Sosyalizmin öldüğü, sakatlandığı benim devrimci şiirler yazdığım vakitlerde de vardı. Ben de inadına emeğin alın terinin, namusun, insanın tükenmezliğinin şiirini yazdım. Varsın burjuva sınıfları, iktidar yanlıları, sapmışlar, kaypaklar, katiller, emperyalizmin ısrarlı bekçileri beni öyle yargılasın. ‘’Düşmana inat bir dakika fazla yaşayacaksın.’’ dedim. Dedim ve diyorum. İnsan sorunlarını çözmek için hep yollar arayacaktır. İnsanın, cinslerin, toplumların, milletlerin eşitliği özlemi hiçbitmeyecektir.
‘’Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür
Bir orman gibi kardeşçesine’’

–Kız kardeşiniz sadet Hanım ve birçok aydın vatandaşlığa alınmanız için yıllarca uğraştı. Siyasi iktidarlar ve bürokrasi çevrelerinin oyalama ve hukuk tanımaz tavrına rağmen halkına ulusuna memleketine mal olmuş dünyaca tanınan bir şairin vatandaşlık hakkının iade edilmesi Türkiye’nin yüreğine su serpti. Bu konuda söylemek istediğiniz bir şey var mı?

Nazım Hikmet:
–Ben bu memleketin evladı, insanı ve şairiyim. Yaşarken hasrettim yine hasretim.
Yoldaşlar, ölürsem o günden önce yani,
öylece gibi de görünüyor
Anadolu’da bir köy mezarlığına gömün beni
ve de uyarına gelirse
tepemde bir de çınar olursa
taş maş da istemez hani.
Razı değilim. Memleketten milyonlarca yurttaşım geldi Moskova’ya, çiçek koydular mezarımın başına. Kimi dua etti, kimi selamladı, kimi fotoğraf çekti, kimi de sevdiği bir şiirimi okudu. Minnettarım. Bu memleket evladına Fizan’da da olsa sahip çıkar. Mezarım buradadır ama yattığım yer memleketimin insanının yüreğidir. Bu güne kadar bu insanlık dışı muameleyi yapanlar rahat yatamaz ve…
‘’hiçbir korkuya benzemez
halkını satanın korkusu.’’

–Biraz da aşklarınızdan, evliliklerinizden söz etmek isterim bu kısa röportajımızda.
Kadınları sevdiğiniz ve kadınların da sizi sevdiği biliniyor. Aşklarınız şiirinizde hangi anlam noktasını oluşturuyor?

Nazım Hikmet:
–Bir şair kadını ve insanı sevmezse adam da şair de olamaz.
çam gövdeme / yumuşak beyaz /
bir kurt gibi girdin / kemirdin / Yumuşak / beyaz / kıvrılışlarıyla /

‘’Kelimelerin geldiler bana,
yüreğinden, kafandan, etindendiler.
Kelimelerin getirdiler seni,
onlar : ana,
onlar : kadın
ve yoldaş olan…
Mahzundular, acıydılar, sevinçli, umutlu, kahramandılar,
kelimelerin insandılar..’’

‘’Gelsene dedi bana
Kalsana dedi bana
Gülsene dedi bana
Ölsene dedi bana’’

‘’Yedi tepeli şehrimde
Bıraktım gonca gülümü
Yedi tepeli şehrimde
Bıraktım gonca gülümü
Ne ölümden korkmak ayıp,
Ne de düşünmek ölümü
Ne ölümden korkmak ayıp,
Ne de düşünmek ölümü’’
–Nazım Hikmet, sana minnettarız ve tüm şiir severler adına teşekkür ediyoruz.

Cevap bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir