NAZIM HİKMET’İN MEZARI
Sabah kahvaltıdan sonra Nazım Hikmet’in mezarına doğru yola çıktık. Partizanskaya istasyonundan mavi hatta binip 6. Durak ‘’Arbatskaya’’ da inip dışarı çıkmadan kırmızı hatta geçip ‘’ Bibliomeka İmeni Lenina ‘’ geldiğinizde ilk durak olan ‘’ Kropotkinskaya ‘’ yönüne binmelisiniz. 4. Durak olan ‘’Sportivnaya ‘’ da ineceksiniz. Gidilecek yerin adı ‘’ Kladbise Novodevichy’’. Metro durağından çıkıp sağa doğru yürümeye başlayınca karşınıza büyük bir bina çıkıyor. O binanın dibinden düz devam edince karşınıza Novodevichy Mezarlığı çıkar. Novodevichy mezarlığı , ünlülerin yattığı bir mezarlık.Burada gerek Rus büyükleri gerekse ülkelerinin bağnaz tutumları yüzünden Moskova’ya gelip burada ölen aydınların yattığı bir mezarlık. Gogol, Çehov gibi büyük yazarlar da aynı Nazım Hikmet’le aynı mezarlıkta… Mezarlığın içindeki Novodevichy Manastırı 17.yy da inşa edilmiş. Daha çok Çar ailesi ve aristokratik ailelerin kadınları tarafından kullanılmış. Halen hem ibadethane hem de müze olarak ziyaretçi kabul ediliyor.
Nazım Hikmet’in mezarı oldukça kalabalıktı. Ziyarete gelen Türkler Nazım Hikmet’in mezarını çiçek bahçesine çevirmişti. Şaşırdım çünkü bu kadar yoğun beklemiyordum burayı. Sonra aklıma Nazım Hikmet’in Moskova’ya gelen gazetecilerle yaptığı röportaj geldi. Nazım gazetecilere ‘’ Öldüğüme yanmam da, nasıl olsa er geç öleceğiz… Buralarda gömerler ona yanarım…’’ demişti. 3 Haziran 1963 sabahı saat 06.30 da gazetesini almak üzere 2. kattaki dairesinden apartman kapısına doğru yürümüş ve tam gazetesine uzanırken geçirdiği kalp krizi sonucunda hayatını kaybetmişti. Mezarın başında, ölünce bedenimizin nereye gömüldüğünün bir önemi olmadığını düşündüm. Önemli olan ruhun nerede yaşadığı ve yaşatıldığıydı. Mezar taşı Abidin DİNO tarafından yapılmış. Mezar taşı siyah granitten, meşhur şiirlerinden biri olan Rüzgara Karşı Yürüyen Adam figürü taş üzerine işlenmiş. Yakından görmek bir başka türlü etkiliyor insanı. Nazım Hikmet’e mezarlıkta en güzelinden yer vermişler. Saygı gösterilmiş. Hak edilmiş saygı. İçim burkuldu…
Saman Sarısı
“…
saçları saman sarısı kirpikleri mavi
tuttum elinden yürüdük
yürüdük güneşin altında karları çıtırdata çıtırdata
o yıl erken gelmişti bahar
o günler Çoban yıldızına haber uçurulan günlerdi
Moskova bahtiyardı bahtiyardım bahtiyardık
…”
Eşi Vera öldüğünde Nazım Hikmet’in yanına gömülmek istemiş. Fakat Nazım’ın yanında yer olmadığı için öldüğünde Vera’nın bedeni yakılarak külleri oraya konmuş. Nazım’ın yanından buruk duygularla ayrılarak mezarlığı gezdim. Öyle güzeldi ki. Bazı fotoğrafları sizinle paylaşacağım. Görünce demek istediğimi anlayacaksınız. Mezarlıktan ziyade açık hava müzesi gibiydi. Görsel şölen muhteşemdi…
PARK POBEDY(ZAFER PARKI)
Partizanskaya istasyonundan binip 10. Durak ‘’Park Pobedy’’ istasyonunda indik. Zafer Parkı’nı ve 2. Dünya Savaşı Müzesini gezecektik. Metrodan çıktığımızda çok geniş bir alana yayılmış, içinde dev anıtlar olan bir parkla karşılaştık. Sovyet mimarisinin en güzel örneklerinden biri sayılan park da kilise, cami ve havranın beraber yer alıyor. Sovyetler Birliği ‘nin 2. Dünya Savaşı’n da kazandığı zaferin anısına 1945 yılında açılan bir park. 2. Dünya Savaşı Müzesi de görülmeye değer yerlerden biri. Müzede savaş sonrası silahlar, araçlar sergileniyor.
ARBAT SOKAĞI
’’ Partizanskaya ‘’istasyonundan mavi hatta binip 6. Durak olan ‘’Arbatskaya’’ istasyonunda indik. Metrodan çıktığımızda Kendimizi Tolstoy’un kitaplarındaki Arbat Sokağı’nda bulduk. Arbat Sokağı, Moskova’nın en eski sokaklarından biriymiş. Adı, ‘’şehir civarı’’ ‘’varoş’’ anlamına gelen Arapça ‘’ Rabad’’ dan gelmiş. Niçin Arapça olduğunu da anlamadım… Caddeyi araç trafiğine kapatmışlar. Sokak boyunca restaurantlar, cafeler, hediyelik eşya dükkanları ve sokak sanatçıları, yol ortasında ressamlar var. Cadde sanatla içiçe geçmiş durumda. Ünlü oyun yazarı Anton Çehov bu sokakta yaşamış. Ünlü ‘’ Üç Kız Kardeş’’ i Arbat Sokağı girişindeki lokantada sahneye koymuş. Ayrıca Puşkin, Çayskovski, Mayakosvsky da burada yaşamış. Bu sokakta ki çalışanlar İngilizce biliyorlar. Hatta Türkçe konuşanlarla da karşılaştım.
Moskova şehir turu yapmak isterseniz, Hop-On-Hop-Off otobüsleri ile yaklaşık bir saat süren tura çıkabilirsiniz. Bizim zamanımız az olduğu için bu tura katılamadık.
Üçüncü gün otelden ayrılmak için hazırlıklara başladık. Hepimiz oldukça heyecanlıydık. Japonya bizi bekliyordu. Oteldeki işlemleri bitirdikten sonra, çok yakınımızda ayda bir kurulan bir antika pazarı olduğunu öğrendik. Orayı da görmeden gidemezdik. Kendimizi çok güzel bir pazarın içinde bulduk. Her ayın son Cumartesi günü kuruluyormuş. Vaktimiz kısıtlı olduğu için pazarı hızlı gezmek zorunda kaldık. Antikalar çok güzeldi. Öğle yemeğimizi pazarın yiyecek bölümünde yedikten sonra hava alanına doğru yola çıktık. Yeni heyecanlar, yeni keşifler bizi bekliyordu…
Demet GÜNGÖR