BİRAZ DA FIKRA

FIKRALAR
AFRIKA
-Ev ödevi hazırlayan çocuk babasına sordu?
-Afrika ne taraftadır baba?
-Babası bilmiyorum demeyi kendisine yediremediği için biraz düşündü. Fazla uzakta olmamalı dedi.
-Cunkü bizim şirkette bir zenci var.
-Her gün ise bisikletle gidip geliyor.
HOKKABAZ
-Eve geldiğinde burnu kanıyordu.Meraklanan annesine;
-Okula hokkabaz geldi.Burnumdan uç tane demir elli binlik çıkardı…dedi.
-Ama hokkabaz göz aldatır… Burun kanatmaz ki…
-“Zaten burnumu hokkabaz kanatmadaki.
-Başka para kalıp kalmadığını kontrol eden arkadaşlarım kanattı.

KARNE
-Bir gün Hasan koşarak odaya girdi.Ve elindeki karneyi babasına uzattı.
-Babası karneye söyle bir göz attı..
-İyi bir is yapmışsın gibi,bu karneyi bana gösterebiliyorsun.
-Su karnenin haline bak.Beden dersinden başka iyi not varma şunda.
-Ama babacığın kızma.Bu benim değil senin kitaplarının arasında buldum.
-Eski bir karnenmiş.
KORKUNUN NEDENİ
Kompartımanda tek basına yolculuk ediyordu. Birden kapı acildi ve cifte tabancalı biri;
Çabuk paraları!! sokul diye bağırınca, adam korkudan titreyerek cevap verdi:
-Kusuruma bakmayın ama meteliğim yok.
-Öyleyse niye titriyorsun?
-Yolcu güldü;
-Ben sizi kondüktör sanmıştım da!…
TABUTUN NERESINDE
Sormuşlar Hocaya:
Cenaze taşınırken tabutun ne tarafında bulunulmalı, onun demi, arkasindami, sagindami, solundaki? Diye.
Hoca söyle bir kasılmış cevap vermiş tabutun içinde bulunmayanda neresinde bulunursanız bulunun!
PARA HOCA ve CIMRI
Cimri vade bos boğazın biri Hocaya:
Ya Nasrettin hoca demiş demek parayı çok seviyorsun. Acaba neden?
-Hoca cevabini yapıştırmış. Senin gibilere muhtaç olmamak için.
ANLAM
Hocaya sormuşlar Evliliğin anlamı nedir diye. Su cevabi vermiş hoca gündüzleri cifte hırlama geceleri cifte horlama
ÖLMEK
Hocayı ramazan da iftara davet etmiş biri. Yemekte börek sinisinin basına üşüşüp ev sahibi, atıştırmaya atisitirdikcada siniyi kendi yönüne döndürmeye başlamış.Hoca bir bakmış iki bakmış her lokma yutuşunda oh oldum diyen ev sahibine, birader demiş bırak birazda biz ölelim.
UZAYLILAR
Diyarbakırlı birisi kamyonuyla Adana`da gidiyormuş. Radyo’dan bir anons duyulmuş : -Adana`da seyreden yolcularımız, şehrimizi kısa bacaklı, uzun kollu, kırmızı süratli ve cüce uzaylılar basmıştır ama onlardan korkmayınız ve dost olmaya çalısınız. Adam yoluna devam etmiş ve bir iki saat sonra adamın tuvaleti gelmiş . Bir çalı kenarına inmiş. Tam isini yapacakken çalı sallanmış. Bizim şoför önce ürkmüş ama radyo anonsunu hatırlamış vere : -Diyarbakirliyam, kamyon soförüyem, sizinle tanışmak istiysem. Ses gelmemiş. Adam tekrar : -Diyarbakirliyam, kamyon soförüyem, sizinle tanışmak istiysem. Yine ses gelmeyince adam bağırarak : -Diyarbakirliyam, kamyon soförüyem, sizinle tanışmak istiysem. Çalının arkasından ürkek bir ses : -Urfaliyam, tir soförüyem, siçiyam.
TİRYAKİ YOKSA
Bir köylü telaşla bir başka köylüye koştu :
-Bana bak, senin inekler sigara içer mi?
-Çıldırdın mi sen? İnek sigara içer mi hiç?
-Öyleyse ahirin yanıyor, kardeşim.
SAKIN YEME
Diyarbakır tren garından İstanbul’a gelmek için yola çıkmıştı Hasa ile Repo. Trende birlikte yolculuk yaptıkları bir yolcuyu muz yerken gördüklerinde, muzun ne manam bir şey olduğunu merak ettiler. Trenin durduğu ilk istasyonda birer muz satın aldılar. Tedbir olsun diye
-Repo :
-Hasa, sen yemeyesin ben yiyacagim bana bir şey olursa sen yardımcı olacaksın, der. Repo muzu ısırır ısırmaz tren tünele girer.
-Repo bağırır :
-Ula Hasa sakin yemeyesin, ben yemesem, kör olmuşsam!
ISLAK TEMEL
Temel her balığa gittiğinde ıslak donuyormuş babasının dikkatini çekmiş ve sormuş ula Temel sen pamuktan hep ıslak doneyursun nedendir dada. Temel cevap vermiş pabacugum ben paluga çıkınca sigara iÇeyurum, baba e oğlum bunun ıslaklıkla ne olcusu var demiş Temel pabacugum sigara bitence denize atayirum sonsun diyeme üstüne basayurum onun için islanayurum.
BU DAHA KULLANILIRMIŞ
Temel apartmanın önünden geçerken balkonda bir kari koca Nil kavga ettiklerini görür,giderken adam balkondan karisini aşağı atar,atar atmasına ama kadın temelin önündeki com bidonuna kafa ustu çakılır Temel hemen kadının yanına gider cop tenekesinde kadının cansız yatmakta olduğunu görürve kendi kendine mırıldanır ula bu daha
kullanılırmış, ne diye salak adam çöpe attı bu kariyi anlamadım demiş.
HÜKUMSUZDUR
Temelin esi evden kaçar, Temel çok kızar ve gider kendine yeni bir es bulur.
Daha sonra gazeteye ilan verir, yeni es aldığımdan eskisi hükümsüzdür.
HAŞERE İLACI
-Temel bir gün bol miktarda haşere ilacı içer… Koma halinde hastaneye kaldırılır.
-Komadan çıkınca Doktor:
-Zorun neydi o kadar ilacı içtin.
-Temel heyecanla inleyerek; Ben şoförüm yolda bir tabela gördüm.
-Icunuzdeki trafik canavarını oldurun yazayi.
-Bende öyle ettim.
EŞEK DEĞİL
-Temel yolda araba bekliyordu… Karsıdan da bir adam yanında keçi ile birlikte geliyordu.
Adam Temelin yanından geçerken selam vermedi… Biraz gittikten sonra Temel kızarak arkalarından yetişti ve
-Hemşerim abu eşekle nereye gideyusun. Adam gülerek ve Temel ile alay
ederek;
-Ula gormeyumusun? Abu eşek degildur. Kecidur deyince
-Temel bende şenlen konusmadum keçiye sordum.
AVUKAT TEMEL
-Temel bir davada avukatlık yaparken yüksek sesle konuşuyordu…
Derken didardan bir eşek anırmaya başladı.
-Hâkim : -Biriniz konuşsun… Deyince Temel susar… Ve eşeğin anırması kesilince
-Hâkim Temele buyur anlat, der.
-Temel:
-Ne anlatayım okumuzu da dinledin ver kararını.
SAMPUAN
-Temel duş almaya girer şampuanı kafasına boşaltıp ovalamaya baslar.
-Sırtını keselemeye gelen annesi.
-oğlum kafanı islatmiyacakmisin der.
-Temel anne bu şampuan kuru saclar için!
ISINE SON
-Temel askerde biraz tembel. Sabah istimasindan kaytarıp bir ağacın altına yatar.
-Ancak biraz sonra yakalanır. Komutan yanına çağırır.
-Mesleğin nedir? -İnşaat kalfalugu yapay urum komutanım.
-Ha demek öyle, Peki sen inşaatta yanında çalışan bir isçiyi böyle yatarken yakalarsan ne ederdin.
-Temel fırsatı kaçırmaz:
-Hemen, hiç düşünmeden isine son verirdim evine gonderurdum komitanım.
MAKINIST
Temel treni sürerken raylar Üzerinde bir çocuk görmüş, yan taraf dada piknik yapan 200 kişi, Temel insanları yâda çocuğu ezecekmiş ve çocuğu tercih etmiş ertesi gün haberlerde 201 kişi tren kazasında oldu haberi duyulmuş polisler makinist temeli sorguya çekmişler temel olayı ve kararını anlatmış ve eklemiş çocuğu ezeceydum oda kalabalığa doğru kaçınca hepsini ezdim.
HANGİSİ DAHA AÇIKGÖZ
Çok akıllı geçinirdi. Kapısında “ikinci kez gelen hastalardan yarım ücret alınır”yazılı doktora girdi. Gülerek :
-Bakın doktorcuğum, yine ben geldim, hatırladınız mı beni? Dedi.
Doktor da güldü :
Tabii, hatırlamaz olur muyum?
Eeee? Muayene etmeyecek misiniz? İlaç vermeyecek misiniz?
Hayır gerekmez… Geçen gelişinizde verdiğim ilaca devam edin…
AMELİYAT YERİ
İki sevgili bir ağacın gölgesinde otururlar. Delikanlının tatlı sözleri arasında bir ara kız sevgilisinin kulağına fısıldar :
-Sevgilim sana apandise ameliyatı olduğum yeri göstereyim.
Delikanlının gözleri parlar.
-Göster canım göster.
Kız eliyle uzak bir yeri göstererek :
-Bak şu ilerde görünen sarı bina var ya, onun üçüncü katı.
ÜÇ KEZ
Ava çıkmış adam, başına gelenleri anlatıyormuş :
-Ormanda ilerlerken, karşıma kocaman bir Ayı çıkmaz mı? Çifteyi doğrultacak vakit yok! Silahı bir kenara attığım gibi başladım kaçmaya. Fakat Ayı peşimde! Benden hızlı koşuyor. Bir ara ayının sıcacık nefesini ensemde hissettim. O kadar yaklaşmıştı. Derken Ayının ayağı kaydı, yere düştü… Fırsat bu fırsat, tabana kuvvet arayı açtım. Ama Ayı toparlandı, kalktı, bana yetişti. Yine nefesi ensemde… Pençesini uzatsa omzumdan yakalayacak. Allahtan tam o sırada yine Ayının ayağı kaydı, yere düştü. Talih bana gülüyor! Hızımı arttırabildiğim kadar arttırdım, yeniden arayı beş yüz metre kadar açtım. Tanrı sizi inandırsın arkadaşlar, Ayı yine bana yetişti. Yine nefesi ensemde… Şansa bakın… Ayının tekrar ayağı kayıp yere düşmez mi?
Serüveni dinleyenlerden biri dayanamamış :
-Sen de çok yürekliymişsin kardeşim! Hayvan bana üç defa nefesi enseme gelecek kadar sokulsa, çok ayıptır söylemesi, ben korkumdan altıma ederim.
Avcı dönüp ters sözünü kesene bakmış :
-Lafı karıştırma yahu! Ayı üç kez neyin üstüne bastı da ayağı kayıp yere düştü sanıyorsun?
BAKAN KARISI? Bakanlardan birinin ölmesiyle başka bir milletvekili onun süresini doldurmak üzere seçilmişti. Adam hemen karısına telefon ederek, bu haberi vermek istedi :
-Bir bakan karısı olmak ister miydin? Diye sordu.
Karısı biraz düşündü sonra:
-Hangisinin?
BEBEK
Adamın biri misafirliğe gitmiş. Akşam olunca haliyle sormuşlar :
-Pardon arkadaş, demişler karı-koca. “Bizim odada mı yatarsın, bebeğin odasında mı, yoksa boş bir odada mı?
Adam düşünmüş :
-Karı-koca nen yanında yatılmaz, bebekte uyanır ağlarsa uykusu kaçacak, ben boş odada yatarım, demiş.
Sabah olunca adam elini yüzünü yıkamış, bir de bakmış çok güzel bir kız adama havlu tutuyor.
Adam:
-Kızım senin ismin ne? Diye sormuş.
Kız :
-Bebek amcacığım ya sizin isminiz?
Adam :
-Eşek kızım eşşşeeek…
RESİM
Leyla, ağacın altına oturmuş resim yapıyordu. Babası kızın elindeki bomboş kagığıdı görünce sordu :
-Leyla, ne resmi yapıyorsun bakayım?
-Çimenlikte bir keçi resmi.
-Çimenler nerede?
-Keçi hepsini yedi.
-Ya keçi?
-Yiyecek bir şey kalmayınca o da gitti.
HOO!
Doğu köylerinden birinde, kış kıyamette, adamın birisi ölmüş. Köylüler cenazeyi kızakla mezarlığa götürüyorlarmış. Ama daha mezarlığa varmadan, kızak da, öküzler de çamura saplanmış. Köylüler uzaktan öküzlere bağırmışlar çağırmışlarsa da, kimse çamura girmeyi göze alamamış.
O sırada, birisi, bakmış ki; dirilerden hayır yok, ölüye seslenmiş :
-Ulan, öldün öldün de, öküzlere bir “Ad Hoc!” diyemeyecek kadar mı öldün, mübarek?
KIZAMIK
Bey, telefonu açıp seslendi :
-Alo… Doktor Bey, bizim oğlan kızamık.
-Biliyorum, dedi doktor, dün sizin eve girip gerekli şeyleri söyledim, kendisini kimseyle temas ettirmeyin ve.
-Ama doktor bey, oğlan hizmetçiyi öpmüş bir kere…
-Ya bu fena işte… Öyleyse hizmetçiyi de karantinaya almalı.
-Doktor bey, bir şey daha var, sonra hizmetçiyi bende öptüm…
-O… İşler çatallaştı, hastalık herhalde size de bulaşmış olmalı.
-Ya. Sonra ben karımı öptüm…
-Ne diyorsun be? Öyleyse ben de kızamık olacağım demek…
SERT KOVBOY
Bir kovboy çiftliğine dönmektedir. Bindiği atı yeni satın almıştır. Atın üstünde bir gün evvel evlendiği genç bir kadını da getirmektedir. Sel yatağı boyunca ilerlediklerinden, kötü bir rastlantı sonucu at kayar.
-Bir, der kovboy kısaca.
Ve on dakika sonra at yine bir yoldan sapma yapar.
-İki, der kovboy.
Biraz daha ileride, at bir engel karşısında, az kalsın dengesini kaybeder gibi olur, bu kez kovboy ne bir, ne iki der. Kadını attan indirir ve :
-Üç, der!
Ve bir tabancayla atı öldürür.
Genç evli kadın, dehşete düşmüştür. İtiraz etmekten kendini alıkoyamaz.
-Her şeye karşın, biraz sert, yapmamalıydın!
Ve kovboy sayar :
-Bir!
ELTİMGİLE GİDİYOM
Yeni ilçe olan bir köye trafik ışıkları yeni konmuş, ışıkların altında bir polis bekliyor ve halkın ışıklara uymasını sağlamaya yani bir çeşit trafik eğitimi vermeye çalışıyormuş.
O sırada, bakmış ki; bir kadın, elinde tuttuğu çocuğuyla, kırmızı yanarken karşıya geçiyor. Hemen seslenmiş :
-Hanım, hanım! Nereye?
Kadın dönüp :
-Vık vık! Demiş. Sana ne? Eltimgile gidiyor.
KAZANAN KİM
Ağa ile ırgatı köyden kasabaya giderken… Bir ara ağanın aklına bir muziplik geldi :
-Bak, dedi, şu yol kenarında ineklerin bıraktığı tezekleri yersen… Bu arabamı da, atları da, koşumları da sana veririm. Senin olsun.
Irgat gıcır gıcır arabayı, atları, koşumları görünce, düşünmedi bile… Tezeğin hepsini yiyip bitirdi.
Kasabaya gittiler, alışveriş yaptılar, dönerken… Ağa birden düşünceye daldı.”Muziplik derken, araba da, at da, koşumlar da gitti”diye :
-Bana bak, dedi, arabayı, atları, koşumları geri istiyorum. Kaça verirsin?
-Para filan istemem. Aldığım fiyata veririm, ağa…
-Yani?
-Yanışı şu; Bak karşı kenarda duran tezekleri gördün mü? Sen de onları ye! Al arabayı, atları koşumları!
Baktı başka çare yok, ağa da eğildi, zorlana yedi tezekleri…
Tam köye yaklaştıkları sırada ırgat gülmeye başladı kendi kendine…
-Ne gülüyorsun, diye sordu ağa, bir şey mi var?
-Nasıl gülmem, ağam? Biz yola çıkarken bu araba da, bu atlar da, bu koşum da senindi. Şimdi yine senin… Peki, öyleyse biz o tezekleri niye yedik?
DAHA ÇOK İSTİYOR…
Çocuk, okuldan bir gözü şiş olarak dönünce, annesi telaşlandı :
-Oğlum ne oldu gözüne? Düştün mü yoksa?
-Hayır düşmedim. Arkadaşım Orhan’la dövüştük. Ben de yarın onun gözünü şişireceğim!
Annesi yatıştırmaya çalıştı :
-Sakın ha! Dövüşmek iyi bir şey değil. Ben sana yarın pasta çörek vereyim. Arkadaşına da ver, barışın. Güzel güzel oynayın olmaz mı?
-Olur, anneciğim, barışırız.
Ertesi gün, çocuk öteki gözü de şişmiş olarak döndü. Annesi merakla sordu :
-Yine ne oldu?
-Arkadaşım yaptı, daha çok pasta, çörek istiyor!
PATATES
FBI gizli ajan eksikliğini giderebilmek için ajan seçmeleri yapmaya karar vermiş. Ve Ergün üçer kişi çağırıp aralarından birini ajan olarak himayelerine alıyorlarmış. Seçimlerin 3. günü Temel’ de katılmış. Yakındada bir İngiliz ve bir Amerikan varmış. Bunlardan ilk olarak gizleme olmalarını istemişler. İçinde sadece bir çuvalın bulundu boş bir odaya sokmuşlar ve burada gizlenmelerini söylemişler. İlk önce İngiliz girmiş. 5 k. sonra odaya giren bir yetkili gitmiş içinde ingilizin saklandığı çuvala tekme atmaya başlamış.
Hemen çuvalın içinden bir ses gelmiş: ” Miyar, miyar.” İngilizce ilk testi başarıyla geçtiğini söyleyip Amerikan’ ı odaya koymuşlar. Amerikan’ da aynı çuvala saklanmış. Biraz sonra yine odaya giren yetkili gitmiş ve çuvala bir tekme atmış. Çuvalın içinden: “Hav, hav.” diye bir ses gelmiş. Amerikan’ ide tebrik edip Temel’ i odaya koymuşlar. 5 k. sonra odaya giren aynı görevli gitmiş çuvala bir tekme atmış. Ama hiçbir ses gelmemiş. Bir daha atmış yine tık yok. Bir daha bir daha derken en sonunda çuvaldan cılız bir ses yükselmiş: ” Patateeeeesss
ŞEMSİYE
Yıllar önce İngiltere’de erler şemsiye kullanmazmış.Şemsiye taşıma hakkı sadece subaylara tanınıyormuş.
O yıllarda bir gün genç teğmenlerden biri, koltuğunun altında bir şemsiye ile hızlı hızlı yürüyen eri görünce, beyninden vurulmuşa dönmüş. Eri çağırarak :
-Bu ne küstahlık, demiş. Ve şemsiyeyi aldığı gibi dizinde iki parça etmiş.
-Bu sana bir ders olsun, bir daha böyle küstahlıklar yapma!
Neye uğradığını anlamayan er :
-Başüstüne, diyerek selamı çakmış ve şöyle sormuş :
-Teğmenim, beni az önce evine yollayan general şemsiyesini istediğinde kim kırdı diyeyim?