Yunus Emre Hakkında kısa bir yazı yazmak gerçekten zor. Yunus Emre yaşadığı döneme adını yazdırmakla kalmamış, günümüze kadar süren ve devam eden bir büyük şahsiyet unvanı kazanmıştır. Bu nedenle Yunus Emre hakkında kısa yazmak mümkün değildir. İşlediği konularla Anadolu’da gelişen Türk edebiyatının en büyük adlarından biridir Yûnus. 1240 yılında doğmuş, 80 yıllık bir dünya hayatından sonra 1320 yılında ölmüştür.
Yunus Emre’nin yaşadığı yıllar; Anadolu Türklüğünün Moğol akın ve yağmalarıyla, iç kavga ve çekişmelerle, siyasî otorite zayıflığıyla, dahası kıtlık ve kuraklıklarla perişan olduğu yıllardır. Yunus Emre işte böyle bir ortamda, Mevlânâ Celaleddin-i Rûmî, Hacı Bektaş-ı Velî, Ahî Evrân-ı Velî gibi ilim ve irfan kutuplarıyla birlikte, Allah sevgisini, aşk ve güzel ahlakla ilgili düşüncelerini, her türlü batıl inanca karşı, gerçek bir tasavvuf anlayışı ile işlemiştir.
Yunus Emre, yalnız halk ve tekke şiirini değil, divan şiirini de etkiledi. Etkisini ve beğenilirliğini çağlar boyu sürdürdü. Hece ve aruzla yazdığı şiirlerinde sevgiyi temel aldı. Tasavvufla, İslam düşüncesiyle beslenen dizelerinde insanın kendisiyle, nesnelerle, Allah’la ilişkilerini işledi, ölüm, doğum, yaşama bağlılık, İlahi adalet, insan sevgisi gibi konuları ele aldı. Çağına hâkim olan düşünüş biçimini ve kültürü konuşulan dille, yalın akıcı bir söyleyişle dile getirdi; kendinden önce yetişmiş İran ozanlarının, çağdaşlarının yapıtlarında geçen kavramlara yeni bir öz, yeni bir deyiş kattı.
Yunus Emre, halk diliyle tasavvuf edebiyatının en büyük şairidir. Daha Orta Asya asırlarında Ahmed Yesevi ile başlayan halk tasavvuf şiiri; Türkistan, horasan ve Anadolu’da yüz yılı aşan bir işleniş çağından sonra, en üstün seviyesine Yunus Emre’de varmıştır. Yunus, insan olan herkese karşı; fakir, zengin, Hıristiyan ve Müslüman ayrımı yapmaz. O, Allah Sevgisini ruhunun ve bedeninin bir parçası haline getiren inancıyla sevmiştir insanları.
Yunus Emre’nin şiirleri Divan adlı eserinde toplanmıştır. Şiirler aruz ölçüsüyle ve hece ölçüsüyle yazılmıştır. Ayrıca Fatih nüshası, Nuruosmaniye nüshası, Yahya Efendi nüshası, Kahraman nüshası, Balıkesir nüshası, Niyazi Mısrî nüshası, Bursa nüshası diye 7 ye ayrılır.
Risaletü’n – Nushiyye adlı eserini ise 1307’de yazıldığı sanılmaktadır. Eser, mesnevi tarzında yazılmıştır ve 573 beyitten oluşmaktadır. Eser; dinî, tasavvufî, ahlakî bir kitaptır. “Öğütler kitabı” anlamına gelmektedir.
Söz Ola
Sözü bilen kişinin,
Yüzünü ak ede bir söz
Sözü pişirip diyenin,
İşini sağ ede bir söz
Söz ola kese savaşı,
Söz ola kestire başı
Söz ola ağulu aşı,
Yağ ile bal ede bir söz
Kişi bile söz demini,
Demeye sözün kemini
Bu cihan cehennemini,
Sekiz cennet ede bir söz
Yunus şimdi söz yatından,
Söyle sözü gayetinden
Pek sakın o şah katından,
Seni ırak ede bir söz
Yunus Emre
Yunus Emre’den güzel sözler…
- “Dervişlik baştadır, tacda değildir, Kızdırmak addadır, saçta değildir.”
- “İlim, kendini bilmektir.”
- “Dünyada dertsiz baş olmaz. Derd’olanın ahı dinmez.”
- “Cümleler doğrudur sen doğru isen, Doğruluk bulunmaz sen eğri isen.”
- “Bu dünyaya gelen gider. Yürü fani dünya, sana gelende gülmüş var mıdır?”
- “Sabır saadeti ebedi kalır. Sabır kimde ise o nasib alır.”
- “Beni bende demen bende değilem, Bir ben vardır bende benden içeri.”
Kaynak: https://www.imgelem.com.tr/yunus-emre-hakkinda-kisa-yazi/