Dizi Hastalığı, Dizilerin Toplumsal Etkileri ve Dizi Filmler Tarafından Çalınan En Değerli Zamanlar
TV dizileri, toplumsal hayatta önlenemez şekilde yer almaya devam ediyor. Dizi sektörü aynı zamanda ekonomik yönü ile de dikkat çekmekte. Son dönem Türk dizileri başta Almanya, Fransa, İngiltere olmak üzere Avrupa’nın bir çok ülkesinde, Arap ülkelerinde, ABD, Kanada, Rusya ve Türk Cumhuriyetlerinde yoğun ilgi görüyor. Aynı şekilde Güney Kore, Brezilya, Hindistan yapımı diziler de Türkiye’de yoğun olarak bir çok uydu kanaldan izlenmektedir. En popüler Amerikan dizileri, çok bilinen küresel dizileri anımsatmaya gerek yok.
Popüler diziler bitince yerine başka popüler diziler geliyor. Olmadı uzatıldıkça uzatılıyor. Yüksek izlenme oranlarına sahip dizlerin niteliğine bakılmaksızın reyting oranlarıyla ömrünü uzatmakta olan yapımcılar bir nevi dizi fabrikaları gibi çalışıyor.
Ülkemizde, izlenme oranı yüksek olan dizilerin ortak özellikleri; Şiddet, mafya, derin devlet, şan şöhret, görkemli hayatlar ve güç üzerine kurgulanmış olmalarıdır. Bu dizilerdeki gücün ve sınırsız zenginliğin hangi yollarla ve nasıl kazanıldığının ise izleyicisinin gözünde malesef bir önemi olmamaktadır. Bu durumu, “İzleyici gülmek, hayal kurmak istiyor. Yoksulluk ve acı arasındaki tercihini, görkemli hayatlardan yana kullanıyor” şeklinde açıklamak ne kadar doğru ama olmayan bir kendi gerçeğiyle her yüzleştiğinde ruhuna gerçeğin kertiği atılıyor.
Bu yazının konusu reyting kurbanı olan dizilerle, reyting canavarı dizileri nitelik açısından kıyaslamak değil. Bununla birlikte toplumsal hayatımızda önemli role sahip hale gelen dizilerdeki şiddet ve başarıya giden her kötülüğün övgüyle karşılanması düşündürücüdür. Bozuk aile ilişkileri, çarpık arkadaşlıklar, aşkı değersizleştirme, bilginin değil acımasızlığın değer görmesi ve toplumca artı puan verilmesi de başka bir sorunun habercisidir.
Kuşkusuz ki aileler ergenliğin oltasındaki çocuklarına, hangi diziyi seyredip hangisini seyredemeyeceğini dikte edemezler. Bu esas olarak doğru da değil. Mesele bu aşamaya gelmeden önce halledilememiş ise başka şekilde davranmak gerekecektir. Bu evredeki çocuklara – gençlere baskı ve zor kullanmak, her şeyin berbat olmasına da neden olabilir.
Öncelikle, Tv dizileri hakkında bilgi sahibi olmak gerekiyor. Bu dizilerdeki olayların kurgu, kişilerin de rol yaptığını asla unutmamak gerekiyor. Tabi ki dizilerin çekiliş mantığındaki izleyenin bir dizi kahramanı ile özdeşleşmesinin önüne geçmek zor olacak ama imkansız değil. İstemek ve yapmak gerekli. Bu çabanın bir parçası aile ise bir parçası okul ve öğretmen olacaktır. Bir parçası kamu spotları ise diğer parçası da dizi yapımcıları olacaktır. Tabi maksat, dizi karakterleriyle özdeşlik kuran, onları model alan bireyler yaratmak değilse… Mutlu, kendiyle barışık, eleştiriye tahammülü olan ve her şeyden önce sahici hayatlar peşinde koşan bir gençlik için herkese görev düşüyor.