80 YIL ÖNCESINE VE ASIRLAR ÖTESINE /Gözdenur DAGASAN
PTT Genel Müdürlügünün düzenledigi “Cumhuriyetin 80 yilda ülkemize ve insanimiza kazanimlari “konulu komposizyon yarismasinda Türkiye 1’incisi olan eser.
Bu mektubu Kurtuluş Savaşı’nda, Sakarya ve Büyük Taarruz Savaşları’na katılmış ve Dumlupınar’da bir şarapnel ile sağ ayağından yaralanmış olan, Kurtuluş Savaşı gazisi büyük dedem Casim DAĞAŞAN’a ithaf ediyorum.
Sevgili Dedeciğim,
Sizlerin 80 yıl önce canınızla, kanınızla mücadele ederek bizlere emanet ettiğiniz Cumhuriyet dimdik ayakta ve güçlü adımlarla geleceğe yürüyor. Kanınızla suladığınız bu topraklarda artık rahat uyuyun. Emanetinizin ebediyete kadar uzanacağından emin olun.
Karların, soğuğun kışın acımasızlığında on binlerce şehit verdiğimiz Sarıkamış yaylalarında köylüler,başları dik, geleceğe umutla bakıyorlar. Özgürce yaşayıp üretiyorlar. Şehitlerimizin yattığı Allahuekber Dağları’nda törenler, şenlikler yapıyorlar. İki yüz elli bin şehit verdiğimiz Çanakkale-Conkbayır’ı, Anafartalar’ı, Arıburun’u merak etme. Çağın teknolojisini yaşatıyorlar. Turizm ve ticaretle zengin bir hayat sürüyorlar. Çanakkale Şehitler anıtını ziyarete gelenler dünyaya “dur” dediğimiz coğrafyanın manevî havasıyla büyüleniyorlar. Dumlupınar’da sağ gözünün ve sağ ayağının sakatlandığı o muazzam savaşın toz ve dumanın yerini sanayi aldı.
Hani anlatırdın ya; Gazi Paşa’nın Kocatepe’de derin derin düşünüp sonra da “Ordular ilk hedefiniz Akdenizdir. İleri!..” diye kükrediğini. Şimdi “İlk hedefimiz ilimde,fende ve teknolojide çağdaş toplumların öncüsü olmak.” Bunu sizlerden aldığımız manevî güç ve kudretle gerçekleştirmek için gece-gündüz laboratuvarlarda, kütüphanelerde çalışacağımıza söz veriyoruz.
Cumhuriyetin kurulması için kucağında çocuğu, sırtında cephane taşıyarak, cepheye koşan Türk kadını şimdi eğitimde,sanatta, iş ve meslek hayatında Türk erkeği ile yan yana. Yönetimde, mecliste halkını temsil ediyor.
Kurtuluş Savaşı’nda Kuvayi Milliye’nin mimarı olan aydınlar, şimdi üniversitelerde araştırma yapıyor, ilmî çalışmalarla uğraşıyorlar. Fikir ve proje üretiyorlar.
Yüzbaşı Şahin Bey’in hayatını ortaya koyup savunduğu, Sütçü İmam’ın kahramanlığını destanlaştırdığı topraklarda bereket su ile yoğrulup üretime dönüştü. Barajlar ülkeyi köyden kente aydınlatmaya başladı. Enerji sanayiye dönüştü. Genç beyinleri ilim işleyen üniversiteler kuruldu.
Sevgili gazi dedem; senin bizleri etrafına toplayıp anlattığın o anılardaki yokluk,yoksulluk, çaresizlik ve ölüm dolu karanlık günlerin geceleri aydınlığa, umuda dönüştü ve yeni ufukların şafaklarını ağartmaya başladı.
Bizlere verdiğin nasihatleri hiç unutur muyuz? Yok olmak üzere iken kurtarıp bize teslim ettiğiniz emaneti geleceğe taşımaktan yorulmayacağız. Büyük bir gurur ve onurla, bu devleti yaşatmak elbette bizim en şerefli görevimiz olacaktır.
Eskişehir’de, İnönü’de, Sakarya’da, Kütahya’da Yunan ordusunu defalarca bozguna uğratıp,dize getirdiğiniz yerlerde sanayici,işçi,üretici herkes gururla yaşıyor. Sizlere şükranlarını sunmak için bu topraklara sahip çıkıyorlar.
Ülkemizin dört bir yanını gözlerimde canlandırıyorum. Samsun’dan Erzurum’a, Sivas’tan Ankara’ya, Dumlupınar’dan İzmir’e her yerde sizlerin izlerini ve eserlerini görüyorum. Ne büyük işler başarmışsınız. Ne kadar çok imkânsızlıkları gerçekleştirmişsiniz. Gerçekten sizler tarihin bir kere yazabileceği efsanevî bir destanın eşsiz kahramanlarısınız. Sizler bu mübarek ve mukaddes vatanın her zerresine alın teri dökmüş, kan vermiş özgürlük abidelerisiniz. Sizlerin torunu olmaktan büyük bir gurur ve şeref duyuyoruz. Bizi bölmek, bizi bize düşürmek isteyenlere şaşıyorum. Bu ülkenin geçmişi ve geleceği bizleriz.. Bizler bu devletin sahibi ve bekçileriyiz. Ülkemizi, milletimizi ve devletimizi bölünmez bir bütün olarak geleceğe güvenli ve güçlü olarak taşımaya kararlıyız. Bu, bizim; yani bu ülkede yaşayan her Türk gencinin insanî ve millî bir görevidir. Bizi bu görevi yerine getirmekten hiç kimse alıkoyamaz.
Gazi dedem,
Aslında bütün bunları sana yazmak yerine Oltu’daki mezarını ziyarete geldiğimde söylemek isterdim. Ama yazarak herkesle paylaşmanın daha doğru olduğunu düşündüm. Çünkü eminim, bu ülkenin her evinden,her ocağından bir yiğit bu cumhuriyetin temeline harç olmuş ya da bir tuğla koymuştur. Bu ülke ve bu devlet bu milletin müşterek eseridir. Onun için bu satırları yazarak bütün Türk gençliğiyle duygularımı paylaşmak istedim.
Bir deha olan başkumandan Atatürk’ün önderliğinde kurulan Türkiye Cumhuriyeti Devleti, elbette ilelebet payidar kalacaktır. Onun için kurucusu büyük Ata bu devleti büyük bir millete emanet etmiştir.”Cumhuriyet” bu milletin hak ve özgürlüklerinin müşterek adı olmuştur. Kökleri bu vatanın ve tarihin derinliklerine, dalları geleceğin çağdaş semalarına ulaşan Türk Gençliği varoldukça demokratik, lâik hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyeti de varolacaktır. Çünkü bizlerin birinci görevi O’nu ilelebet muhafaza ve müdafaa etmektir.
Geçmişin hatırasına bağlı kalarak geleceğin ufkunda çağdaş, modern, ilim ve teknikte gelişmiş güçlü ve öncü bir “Cumhuriyet Güneşi” olmak en büyük idealimizdir. Atamızdan devraldığımız bu ideali hedefine ulaştırmak,ömrümüz yetmezse torunlarımıza devretmek vazgeçilmez görevimizdir. Nice 80 yılları yaşamak daha güçlü,daha mutlu ve daha ilerici bir düşünce ile ileri 80 yıllara ve asırlara ulaşmak üzere geleceğe bir yolculuğumuz var. Bu ülkede yaşayan dili,dini,ırkı ve mezhebi ne olursa olsun,kardeşlik duyguları ile sevgi ve barış dolu gönül sesi ile herkesi bu yolculuğa davet ediyoruz. Gelin, güçlü ve gelişmiş bir Türkiye Cumhuriyeti’nde insanca hak ve özgürlükleri kardeşçe yaşayalım. Muasır medeniyet seviyesine beraberce ulaşalım. Dertlerimizi, demokratik hakları ve görevlerimizi paylaşalım. Ülke ve devletin bekası için birleşelim. Güçlü bir Türkiye Cumhuriyeti’nin mutlu bir Türk toplumunu ileriye ve nice asırlara beraberce taşıyalım.